@media screen and (max-width: 768px) { body { font-size: 16px; } }

banner26

YDÜ'de iki hastada Nil Virüsü şüphesi

banner47

YDÜ Hastanesi’nde iki vakada Batı Nil Virüsü şüphesine rastlandı.  YDÜ Hastanesi’nden Uzman Doç.

banner57
Güncel 29.07.2019, 18:52 29.07.2019, 18:52
36
YDÜ'de iki hastada Nil Virüsü şüphesi
banner52
banner32

YDÜ Hastanesi’nde iki vakada Batı Nil Virüsü şüphesine rastlandı. YDÜ
Hastanesi’nden Uzman Doç. Dr. Kaya Süer, bu virüse yakalanan kişilerin yüzde 80’ninde hiçbir
belirti görülmediğini belirtti ve hazırlayıcı faktörleri olan vakalarda ölüm
oranlarının daha yüksek olduğunu söyledi





Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Kaya Süer, çok
uzun yıllara dayanan Batı Nil Virüsü ile ilgili açıklamalarda
bulundu.  Doç. Dr. Kaya Süer, “Hastalığın Tedavi Şekli
Semptomatiktir. Önemsenip, şüpheli durumlarda hastaneye başvurulması gerekmektedir. Bu
virüsten dolayı hayatını kaybeden kişilerin bir çoğunda altta yatan
hazırlayıcı faktörler bulunmaktadır.  Virüse yakalanan kişilerin
yaklaşık %80’ninde hiçbir belirti görülmemektedir.” dedi.





Batı Nil Virüsünün yaklaşık elli yıldan
belli dünya üzerinde bilinen bir virüs olduğunu söyleyen Doç. Dr. Kaya Süer,
Batı Nil Virüsü vakalarının adamızda da görülmeye başladığını, bu anlamda Yakın
Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde iki vakadan şüphelenildiğini
belirtti. Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde bulunan iki vakaya gerekli
tetkiklerin yapılmaya başlandığını söyleyen Doç. Dr. Kaya Süer, bu hastalara
yapılan tetkiklerin tam olarak tamamlandığı zaman net olarak hastalığın
tanısının konulabileceğini belirtti.





Batı Nil Virüsü ile enfekte olan kişilere
bakıldığı zaman bu kişilerin %80’nin de hiçbir hastalık belirtisinin
görülmediğini söyleyen Doç. Dr. Kaya Süer,  dolayısıyla hastalığı
geçiren birçok kişinin bu hastalığı geçirdiğinin farkında bile olmadığını
belirtti.  Kalan %20’sinde ise klinik belirtilerin görüldüğünü ifade
eden Doç. Dr. Kaya Süer sözlerine şöyle devam etti: “Klinik belirtiler genel
olarak sanki üst solunum yolu enfeksiyonu gibi kas
ve eklem ağrıları, baş ağrıları, ateş gibi bir tablo ile ortaya çıkıyor. Ateş
durumu yaklaşık 3 - 14 gün arasında sürebilmektedir. Bu sürecin arkasından da
hastalık tablosu iyileşme gösterebilmektedir. Ancak hastaların sadece
%20’sinde klinik belirtiler
görülebilmektedir.  Bunlara ek olarak hastaların çok küçük kısmında
nörolojik bulgulara da rastlanmaktadır.  Maalesef bu tür hastalarda
spesifik bir tedavi şansımız yoktur. Dolayısıyla bu tür hastalarda ölüm
riski söz konusu olabilmektedir.”





KİŞİLER ALTTA YATAN HAZIRLAYICI
FAKTÖRLERDEN DOLAYI HAYATINI KAYBEDİYOR





Dünya genelinde Batı Nil Virüsü’nden
hayatını kaybeden kişilere bakıldığı zaman altta yatan hazırlayıcı faktörlerin
olduğunu söyleyen Doç. Dr. Kaya Süer, hazırlayıcı faktörleri olan vakalarda
ölüm oranlarının da daha yüksek olduğunu belirtti.  Domuz gribinde de
olduğu gibi kaybedilen hasta gruplarının hepsinin altında bir hazırlayıcı
faktörün olduğunu söyleyen Doç. Dr. Kaya Süer, ölüme yol açan hastalıklar
hakkında da bilgi verdi.  Akciğer
hastalığı, böbrek hastalığı, bağışıklık sistemini baskılayan ilaçların
kullanılması, kanser hastası gibi hastalara Batı
Nil Virüsü bulaştığı durumlarda hastaların hayatının riske girdiğini söyleyen
Doç. Dr. Kaya Süer, hatta bu hastaların hayatını kaybetme ihtimalinin yüksek
olduğunu belirtti.





Hastalığın tedavisi için özel bir tedavi şansının
olmadığını söyleyen Doç. Dr. Kaya Süer, bu virüs için semptomatik tedavi uygulandığını
belirtti.Doç. Dr. Kaya Süer sözlerine şöyle devam etti:
“Hastanın ateşine müdahale edilir, kas ve eklem ağrılarına müdahale
edilir. Yaşanılan sıvı açığı kapatılır.  Bu virüs 50 yıldan belli
bilinen bir virüstür.  Geçmişte ilk tespit edilen olgular daha çok
Afrika, Orta Doğu, Asya gibi bölgelerde tespit edilmişti.  Fakat 2018
yılında Avrupa’da da bu vakalar görülmeye başlandı.  Avrupa ve komşu
ülkelerine baktığımız zaman 2018 yılında 2083 vakada tanı
alındı.  Bunlardan 181 tanesi kaybedildi.  Yine 2018
yılında da Türkiye de 26 vakada tanı alındı ve 3 tanesi kaybedildi.”





KORUNMA YÖNTEMLERİ





Kişilerin korunmasının bu hastalıkta önemli olduğunu
söyleyen Doç. Dr. Kaya Süer, kişisel korunma yöntemleri hakkında bilgi
verdi.  Bu hastalığın bulaşmasının sivrisineklerden kaynaklandığını
söyleyen Doç. Dr. Kaya Süer, sivrisineklerin de bu virüsü ada üstünden geçen
göçmen kuşlardan onlara temas ederek aldığını belirtti.  Doç. Dr.
Kaya Süer sözlerine şöyle devam etti: “Göçmen kuşlarla temas eden sivrisinek
virüsün çoğalmasını tamamladıktan sonra bir insanı ısırdığında hastalığı
bulaştırma özelliğine sahip olabiliyor.  Korunma yolu tabiî ki
sivrisinekler ile mücadeledir. Sivrisinekler ile mücadelede kişisel olarak
yapabileceğimiz işler sinek koruyucuların kullanılması, camların tellendirilmesi,
sineklerin yoğun olduğu bölgelerde mümkün olduğunca temastan kaçınılması gibi
genel tedbirlerdir.”





BELEDİYELERİN ALMASI GEREKEN ÖNLEMLER





Belediyelerin de alması gereken bir takım tedbirler
olduğunu söyleyen Doç. Dr. Kaya Süer, 2019 yılının kış aylarında fazla yağmur
yağdığını belirtti.  Bu yüzden de çok fazla miktarda su göletleri
oluştuğunu belirtti.  Bu geçici de olsa oluşan göletlerde larvaların
(kurtçukların) yuva yaptığını söyleyen Doç. Dr. Kaya Süer, bu durumun
enfeksiyonlara yol açtığını belirtti. “Belediyeler şu dönemde canlı yani
erişkin sineklerin öldürülmesi için düzenli şekilde ilaçlama çalışmaları
yapmalıdır.” diyen Doç. Dr. Kaya Süer, mevcut ilaçlama çalışmalarının ise
artırılması gerektiğini belirtti.


banner36
Yorumlar (0)
banner6
Günün Anketi Tümü
Sizce KKTC’nin en büyük sorunu nedir?
Sizce KKTC’nin en büyük sorunu nedir?