Üçlü görüşme netleşmedi
BM Genel Sekreteri Guterres ile bir araya gelen Cumhurbaşkanı Akıncı, üçlü bir görüşme ardından beşli görüşme olabileceğini, ancak bu konuda Genel Sekreterin tam karar almadığını gördüklerini söyledi Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile görüşmelerinde kendisinden “Önümüzdeki dönemde Ekim, Kasım aylarında üçlü ya da beşli görüşme ile ilgili inisiyatif alacağı mesajını aldık” dedi BM danışmanı Jane Holl Lute’un de taraflarla yeniden görüşmesinin gündemde olduğunu ve Lute’un yeniden bölgeye gelebileceğini belirten Akıncı, “Daha sonraki bir tarihte ya tekrar New York’ta, ya da Genel Sekreterin Avrupa’da bulunduğu bir dönemde uygun bir şehirde biraraya geliş de sözkonusu olabilir” dedi. BM’nin 74.
BM Genel Sekreteri Guterres ile bir araya gelen Cumhurbaşkanı
Akıncı, üçlü bir görüşme ardından beşli görüşme olabileceğini,
ancak bu konuda Genel Sekreterin tam karar almadığını gördüklerini söyledi
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, BM Genel Sekreteri Antonio
Guterres ile görüşmelerinde kendisinden “Önümüzdeki dönemde Ekim, Kasım
aylarında üçlü ya da beşli görüşme ile ilgili inisiyatif alacağı mesajını
aldık” dedi
BM danışmanı Jane Holl Lute’un de taraflarla yeniden
görüşmesinin gündemde olduğunu ve Lute’un yeniden bölgeye gelebileceğini
belirten Akıncı, “Daha sonraki bir tarihte ya tekrar New York’ta, ya da Genel
Sekreterin Avrupa’da bulunduğu bir dönemde uygun bir şehirde biraraya geliş de
sözkonusu olabilir” dedi.
BM’nin 74. Genel Kurulu üst düzey toplantıları çerçevesinde New York’ta temaslarda bulunan Cumhurbaşkanı Akıncı, BM Genel Merkezinde Genel Sekreter Antonio Guterres ile biraraya geldi. Görüşme 40 dakika sürdü.
Görüşmenin ardından KKTC’nin New York Temsilciliğinde
basın toplantısı düzenleyen Akıncı, Guterres ile önemli bir görüşme
yaptıklarını, görüşmenin önemli ve oldukça kapsamlı olduğunu belirtti.
Akıncı başta Genel Sekreter Guterres olmak üzere New
York’ta yaptıkları tüm temaslarda Kıbrıs Türk tarafının son iki yıldır Crans
Montana’dan bu yana sürdürdüğü istikrarlı duruşu anlatma fırsatı bulduklarını
belirtti. Genel Sekreterin Kıbrıs danışmanı Jane Holl Lute’un bir yılı aşkın
bir süredir Kıbrıs’ta taraflarla ve garantörlerle temaslarda bulunduğunu ve
referans kavramları adı altında bir belge oluşturmaya çalıştığını anımsatan
Akıncı, Crans Montana’dan bu yana ve Lute ile olan temaslarında hep 3 unsurun
altını çizdiklerini, bunların 11 Şubat 2014’teki Ortak Açıklama, geçmiş
mutabakatlar ve son olarak da 30 Haziran 2017’deki Guterres Çerçevesi olduğunu
ve bunların referans kavramlarının temelini oluşturması gerektiğini söyledi.
“Siyasi eşitlik, güvenlik ve özgürlük içinde, iki kurucu
devlete dayalı federal bir yapının oluşması için siyasi irade ve kararlılık
göstermekteyiz” diye konuşan Akıncı, Rum tarafının ise son 2 yıldır “bulanık
tavırlar” içinde olduğunun görüldüğünü söyledi. Rum tarafının özellikle siyasi
eşitlik ve kararlara etkin katılım konularında bulanıklık yaratmasının ötesinde
Crans Montana’dan bu yana değişik dönemlerde, değişik kişilere farklı
söylemlerde bulunduğunun da altını çizen
Akıncı, “İki devletlilikten konfederasyona, gevşek federasyondan desentralize
federasyona, dönüşümlü başkanlık yerine dönüşümlü başbakanlığa, başkanlık
sistemi yerine parlamenter sisteme varıncaya kadar çok farklı söylemleri,
farklı zaman dilimlerinde, farklı ortamlarda, farklı kişilere
seslendirmişlerdir. Bu bulanıklık yaratmıştır” dedi.
Referans kavramının bu açıdan da önemli olduğunu anlatan
Akıncı, “Artık bu bulanıkların bir tarafa bırakılması ve net olarak neyin
hedeflendiğinin berraklaşması gerekiyor” dedi. Bu kapsamda 2 unsurun altını
çizdiklerini anlatan Akıncı, “İçerik olarak bulunacak olan çözümün siyasi
eşitlik içinde olacağı çok net olduğuna göre, bu siyasi eşitlik kavramının
dönüşümlü başkanlık ve kararlara etkin katılım unsurlarının net olması, bunun
artık tartışma konusu olmaktan çıkması gerekiyor. İkincisi de konuların
etrafında dolanıp ucu açık süreçlerle oyalanmamak gerekiyor. İyi planlanmış,
ucu açık olmayan, sonuç odaklı, hedefe giden bir süreç kurgulanması gerekiyor”
dedi. Bütün bu unsurların artık BM raporlarına girdiğini ve BM parametreleri
haline geldiğini anlatan Akıncı, “Tüm bu konuları bir kez de Sayın Genel
Sekreterle konuştuk. Ucu açık süreçlerin artık geride kaldığını, önümüzde iyi
kurgulanmış, sonuç odaklı, ucu açık olmayan süreçlerin bizi beklediğini
konuştuk” dedi.
Doğu Akdeniz’deki gerginliklerin herkesi tedirgin
ettiğini ifade eden Akıncı, “Biz Doğu Akdeniz’de barış ve istikrara katkıda
bulunmak için 13 Temmuz günü bir öneri yaptık. Hidrokarbon olayını bir kavga
nedeni olmaktan çıkarıp bir işbirliği alanı haline dönüştürmek için yaptığımız
öneriyi Sayın Genel Sekretere yine hatırlatmış olduk” dedi.
Bundan sonra Genel Sekreterin daha aktif katılım
göstermesinin son derece önemli olduğunun altını çizen Akıncı, “Kıbrıs Türk
halkı olarak artık 2004’de ve 2017’de başımıza gelenin bir daha
tekrarlanmamasını istemek en büyük haklı talebimizdir” dedi.
2004’de Rum tarafının Annan Planına hayır demesine rağmen
AB’nin bir üyesi haline geldiğini anımsatan Akıncı, Kıbrıs Türk halkının ise
hala haksız ambargolar ve izolasyonlar altında yaşamaya devam ettiğini
belirterek “Bu bize yapılan büyük bir haksızlık, o nedenle artık biz sonuç
üretecek süreçlerin peşindeyiz, yeni bir başarısızlık istemiyoruz” dedi.
EKİM, KASIM AYINDA ÜÇLÜ YA DA BEŞLİ TOPLANTI GÜNDEMDE
Genel Sekreterin de benzer düşünceler içerisinde
olduğunu, konuya ilgisini sürdürdüğünü ve inisiyatif alma arzusunda gördüğünü
gözlemlediğini anlatan Akıncı, “Önümüzdeki dönemde Ekim, Kasım aylarında üçlü
ya da beşli biraraya gelişlerle ilgili inisiyatif alacağı mesajını aldık” dedi.
BM danışmanı Lute’un taraflarla yeniden görüşmesinin gündemde olduğunu bildiren
Akıncı, Lute’un yeniden bölgeye gelebileceğini belirten Akıncı, “Daha sonraki
bir tarihte ya tekrar New York’ta, ya da Genel Sekreterin Avrupa’da bulunduğu
bir dönemde uygun bir şehirde biraraya geliş de sözkonusu olabilir ama asıl
yapılacak olan bunun hazırlığıdır. Önümüzdeki dönemde Sayın Genel Sekreterin bu
hazırlıkları tamamlayıp, hangi yönde ilerleyeceğinin kendisinin karar vermesini
bekleyeceğiz. Biz de kendileriyle temasta olacağız” dedi.
New York’taki temasların Kıbrıs Türk halkının haklı görüş
ve düşüncelerini muhataplarına iletmesi
bakımından oldukça yararlı olduğunu belirten Akıncı, “Bundan sonraki
görüşmelerde haklılığımızın daha da anlaşılır hale gelmesiyle olumlu sonuçlara
doğru gelişmeler olmasını istiyoruz. Biz herzaman barıştan, istikrardan, adil
çözümden yanayız. Bunun hangi çerçevede olacağının da bilinci içerisindeyiz”
dedi.
Üçlü, beşli görüşmelerle ilgili görüşmenin detayına ve
buna Genel Sekreterin mi karar vereceğine yönelik bir soruya, Akıncı, Genel
Sekreterin her iki görüşmenin de gündemde olduğunu söylediğini ama Genel
Sekreterin bu konuda henüz kesin bir karar vermediğini gördüklerini söyledi.
Önümüzdeki dönemdeki temasların neticesinde önce üçlü bir görüşme ardından beşli
görüşme olabileceğini, ancak bu konuda Genel Sekreterin tam karar almadığını
gördüklerini söyledi.
Lute’un taraflarla görüşmelerinin ardından bir rapor hazırlayıp hazırlamayacağına yönelik soruya Akıncı Lute’un sürekli Genel Sekretere bilgi verdiğini, her zaman rapor sunduğunu söyledi.
“Crans Montana’dan sonra Rum tarafında ve Yunanistan’ın tavrında olumlu yönde bir görüşme görüp görmediklerini, tam aksine Genel Kurul konuşmalarında iki tarafın da Türkiye’yi suçladığına” yönelik soruya ise Akıncı, “Rum tarafının tavırlarını umutlu olarak değerlendirmek mümkün değil. Genel Sekretere de izah ettiğimiz gibi Rumlar siyasi eşitliğimizin en temel unsurları konusunda bile ayak sürümeye devam ediyorlar” dedi.
Ancak Kıbrıs Türk tarafının savunduklarının BM parametreleri
haline geldiğini vurgulayan Akıncı, “BM Genel Sekreterini bu parametrelere
sahip çıkmaya çağırdık” dedi.
Örneğin kararlara etkin katılım konusunun BMGK 716 nolu
kararında bulunduğunu, BM raporlarında yer aldığını belirten Akıncı, “Hem
geçmiş uzlaşmalarda hem BM parametrelerinde, siyasi eşitlik ve kararlara etkin
katılım çok net bir şekilde yerini almaktadır. Rum tarafının ben bunları kabul
etmiyorum deyip köşeyi dönüp gitmesi mümkün değildir. Eğer öyle birşey olursa
BM de çıkıp diyecek ki bu konuda hem çözüm isterim deyip, hem federasyon
isterim deyip, siyasi eşitliği reddeden taraf Rum tarafıdır, bunu kayıtlara ve
raporlara geçirmeleri gerekecek. Dolayısıyla biz şimdi sabırla ve istikrarla
doğru yönde adımlarımızı atmaya devam edeceğiz, BM ile ilkeli bir uyum
içerisinde çalışmalarımızı sürdüreceğiz, Rum tarafını da BM’nin olmaları
gereken yere getirmelerini talep edip, bunu istemeye devam edeceğiz, bugün
yaptığımızın arkasını bırakmayacağız. Bir yandan BM parametreleri çerçevesinde
ben federal çözüm istiyorum deyip siyasal eşitlik reddetmeye devam etmek mümkün
değil. O nedenle Rumların tavrı evet olumsuzdur, ama bu olumsuz tavır
sürdürülebilir değildir. Bunu nihayete kadar sürdüremezler, bunu hep birlikte
göreceğiz” dedi.
Akıncı, BM’deki yabancı bir gazetecinin Rum lider
Anastasiadis’in BM Genel Kurulundaki konuşmasına yönelik tepkisini sorması
üzerine ise öncelikle o kürsünün yarısının Kıbrıs Türk halkı tarafından temsil
edilmesi gerektiğini, maalesef 1963 yılından beri ise bu platformun haksız bir
şekilde sadece Rumlar tarafından kullanıldığına dikkati çekti. Rum liderin
federasyon sözlerini slogan gibi kullanmaya devam ettiğini ancak bunu gerçekten
kastettiğini görmediklerini ve bunu özellikle siyasi eşitlik noktasında Rum
tarafının göstermesi gerektiğini belirten Akıncı, New York’ta karşı tarafı
suçlamaya gelmediklerini ama Rumların dediklerine sadık kalıp söylediklerini
yapmalarını ve bu bulanık tavırdan vazgeçmelerini, kendilerinden açıklık
beklediklerini belirtti.