Tatar: Bizim modelimiz KKTC'nin yaşaması
Başbakan Ersin Tatar, savundukları modelin KKTC’nin yaşaması ve Türkiye’nin Kıbrıs’taki garantörlüğünün devamı olduğunu söyledi. Tatar, "Yunanistan Başbakanı, 'Modası geçmiş garantörlükler artık tarihe gömülmeli.
Başbakan Ersin Tatar, savundukları modelin KKTC’nin yaşaması
ve Türkiye’nin Kıbrıs’taki garantörlüğünün devamı olduğunu söyledi.
Tatar, "Yunanistan Başbakanı, 'Modası geçmiş
garantörlükler artık tarihe gömülmeli.' diyor. Yani onların istediği
Türkiye'nin bırakıp gitmesi. Kıbrıslı Türkler de orada, AB içerisinde Rumlarla
beraber ilanihaye yaşayacaklar. Yok böyle bir şey. Biz bunu asla kabul etmeyiz.
Kıbrıslı Türklerin çoğu da buna izin vermeyecektir. Bizim dünyamız, bizim
modelimiz, KKTC'nin yaşaması ve Türkiye'nin garantörlüğünün devam
etmesidir." dedi.
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Tatar, Doğu Akdeniz'deki
gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Avrupalı enerji şirketlerinin faaliyetlerine işaret eden
Tatar, "Burada kişisel çıkarlar da olabilir bazı şirketlerin büyük
menfaatleri de olabilir. Ama günün sonunda temel hukuk şudur, bir kere Kıbrıs'ın
gerçeklerine bakmak lazım. Bu gerçeklere bakılınca adada iki eşit halk vardır.
Rumlar ve Türkler. Dolayısıyla Rumların tek taraflı olarak bu anlaşmaları
yapmaları ve sondaj çalışmaları uluslararası hukuka aykırıdır." diye
konuştu.
"ÇALIŞMALARI SÜRDÜRMEMİZ EN DOĞAL HAKKIMIZDIR"
Tatar, yapılan çalışmalara gereken mesajların verildiğini
dile getirerek, şöyle devam etti:
"Biz de kendi hak ve çıkarlarımızı korurken
mesajlarımızı veriyoruz. 'Siz kazı yaparsanız biz de yapacağız.' Şu anda Türkiye'yle
yapılan da budur. Türkiye'nin kararlılığı bizi mutlu etmektedir. Günün sonunda
Türkiye'yle, Doğu Akdeniz'deki hak ve çıkarlarımız vardır. İş birliği
içerisinde anlaşmalar yaparak bu çalışmaları sürdürmemiz en doğal hakkımızdır.
Bu mesajı da bütün dünyaya vermiş oluyoruz. Bu mücadelemizde hak ve hukuk
yanımızda olacaktır. Şu anda bazı sesler çıkıyor. Sonunda biz kendi
halklarımızın çıkarlarını koruyarak gelecek nesillerimiz için görevimizi
yapıyoruz diye düşünüyorum. Burada bu işin kararını veren Türkiye'dir. Sondaj
gemileri ve yatırımlarıyla bu sürece destek veriyorlar. Ben Cumhurbaşkanımız
Recep Tayyip Erdoğan'a ve hükümetine teşekkür ediyorum."
Rumların kendi kazılarını yaptığını aktaran Tatar, KKTC'nin
ve Türkiye'nin yaptığı çalışmalara müdahale etme gibi bir durumla
karşılaşacaklarını düşünmediğini söyledi.
Tatar, uzmanların ve hukukçuların yaptığı çalışmalarla
birtakım haritalar ortaya çıktığını belirterek, "Bu haritalara
bakıldığında KKTC'nin kendi ekonomik münhasır alanları ve karasuları var.
Türkiye'nin de öyle. Türkiye, Doğu Akdeniz'de en uzun sahili olan çok büyük bir
ülkedir. Haritalarla örtüşen noktalarda çalışmalar yapılmaktadır. Dolayısıyla
bizim çalışmalarımız hakka ve deniz hukukuna uygundur." ifadelerini
kullandı.
"MARAŞ KARTINI OYNAYARAK SİYASET GELİŞTİRMİŞ
DURUMDAYIZ"
Akdeniz'de yaşanan gelişmeler sonucu "kapalı
Maraş" gibi konuların Türkiye ve KKTC tarafından gündeme getirilmesinin
önemine işaret eden Tatar, "Bu proaktif siyasettir. Rumlar tek taraflı
olarak hareket ediyor. Kıbrıslı Türklerin hak ve hukukuna itibar
etmemektedirler. Biz de Doğu Akdeniz'deki çalışmalarımız ve Maraş kartını
oynayarak siyaset geliştirmiş durumdayız. Halkımızdan da Türkiye'den de destek
görmekteyiz. Bu iş böyle gidecektir. KKTC haliyle daha da güçlenecektir."
dedi.
Tatar, 45 yıldır konuşulan anlaşmada federal temelde bir
ortaklık cumhuriyetinin söz konusu olduğunu belirterek, sözlerini şöyle
tamamladı:
"Bu ortaklık cumhuriyetinde bizim birtakım
sıkıntılarımız olacaktır. Günün sonunda Rumların nüfusu bizden biraz daha
fazladır. Bizim insanımız daha fazla Türkiye'ye geri dönmüştür. Türkiye'nin
garantörlüğünün de burada söz konusu olmayacağını söylüyorlar. Çünkü AB
içerisindeki federal bir cumhuriyetin üçüncü bir ülke tarafından garantörlüğü
kabul görmüyor. Yeni mekanizmadan bahsediliyor. Yunanistan Başbakanı, 'Modası
geçmiş garantörlükler artık tarihe gömülmeli.' diyor. Yani onların istediği
Türkiye'nin bırakıp gitmesi. Kıbrıslı Türkler de orada, AB içerisinde Rumlarla
beraber ilanihaye yaşayacaklar. Yok böyle bir şey. Biz bunu asla kabul etmeyiz.
Kıbrıslı Türklerin çoğu da buna izin vermeyecektir. Bizim dünyamız, bizim
modelimiz, KKTC'nin yaşaması ve Türkiye'nin garantörlüğünün devam
etmesidir."