@media screen and (max-width: 768px) { body { font-size: 16px; } }

banner26

'Karne sadece akademik performansla ilgili bilgi verir. Aslolan çocuğun değerleridir'

banner47

Uzman Klinik Psikolog ve Kognitif Davranış Terapisti Deniz Erkal bir çocuğun ‘iyi’ olup olmadığını belirleyen şeyin karne olmadığının altını çizerek “Karne sadece akademik performansla ilgili bilgi verir. Aslolan çocuğun değerleridir” dedi.

banner57
Güncel 29.01.2019, 12:45 29.01.2019, 12:45
31
'Karne sadece akademik performansla ilgili bilgi verir. Aslolan çocuğun değerleridir'
banner52
banner32

Uzman Klinik Psikolog ve
Kognitif Davranış Terapisti Deniz Erkal bir çocuğun ‘iyi’ olup olmadığını
belirleyen şeyin karne olmadığının altını çizerek “Karne sadece akademik
performansla ilgili bilgi verir. Aslolan çocuğun değerleridir” dedi.





Deniz Erkal düşük notların
olduğu bir karnenin bir ceza ya da tatil boyu ders çalışma sonucu yaratmaması
gerektiğini de vurguladı.





Karnelerin dağıtılmasından
önce Erkal’la ailelerin nasıl bir tutum izlemesi gerektiğini konuştuk.





“KARNE TÜM AİLEYE AYNA TUTAR”





Karnelerin sadece çocuğun
akademik performansıyla ilgili bir değerlendirme olmadığının altını çizen Erkal
şunları anlattı:





“Karne aslında tüm aileye
dönem boyunca neler olup bittiğiyle ilgili ayna tutar. Kesinlikle ödül ya da
ceza getirecek bir şey değildir. Sadece bir değerlendirme formudur. Üstelik
yalnızca çocuğun değil ailenin de güçlü ve güçsüz yanlarını gösterir”





Bir çocuğun ‘iyi’ olup
olmadığını belirleyen şeyin karne olmadığının altını çizen Erkal, “Karne sadece
akademik performansla ilgili bilgi verir ama aslında aslolan çocuğun
değerleridir. Çocuğun kendisine, dünyaya ve sevdiklerine ne kadar iyi
davrandığıdır. Onun ne kadar iyi olup olmadığını, içinde yaşadığı dünyaya
çevreye ne kadar duyarlı olduğu, değerlere ne kadar sahip çıktığı belirler. Sadece
iyi bir karneye bağlı bir ödüllendirmeyse çocuğun sadece akademik yanını
güçlendirip insanı insan yapan değerleri geriye atmasına neden olabilir, ki bu
çok tehlikelidir. Bizi biz yapan bizi iyi yapan şeyler sadece karnede yer alan
şeylerle sınırlandırılırsa bu çocuğa çok yanlış bir mesaj verir”





Erkal eğitim sisteminin de bu
açıdan bazı sıkıntılar içerdiğine de işaret etti:





“Bizdeki eğitim sistemi bu
konuda yetersiz. Daha çok ödevlerle sınavlarla çocuğun yetiştirildiği bir
sistem. Bana göre bu yetersizdir. İyi iletişimin öğretildiği, çevreye
duyarlılığın öğretildiği, değerlerin geliştirdiği bir ortamda büyümüyor
çocuklar. Buradaki eksikliği tamamlamak aileye düşüyor”





“YETERSİZLİK ŞEMASI
GELİŞTİRİRSE, UZUN VADEDE HAYAT ONA NE SUNARSA SUNSUN MUTLU OLAMAZ”





Deniz Erkal değerlerin
öğretilmesinin çocukların gelecekteki yaşamı açısından da önemli olduğunu şöyle
anlattı:





“Matematikten düşük not alan
bir çocuk düşünelim. Bu çocuk eğer ona değerleri öğretmezsek kendisini
‘yetersiz’ kelimesiyle etiketleyebilir. Aslında sadece bu dönemki matematik
performansı yetersizken bunu kişiliğinin bir eksikliği olarak görebilir. Oysa
belki bu çocuk çok iyi gitar çalıyordur ya da belki müthiş bir drama gücü
vardır. Dolayısıyla iyi ve kötünün çok daha geniş kapsamlı bir şey olduğunu
gören çocuk kendini de daha doğru değerlendirir ve bir yetersizlik şeması
geliştirmez.





Çünkü bir yetersizlik şeması
geliştirirse uzun vadede hayat ona ne sunarsa sunsun mutlu olamaz kendini
başarılı ve güvenli hissedemez ve tüm hayatına bu çarpık gözlük arkasından
bakar.





Değerleri olan çocuk
mutluluğu sadece materyalde aramaz esas mutluluğun insanın iç dünyasında
olduğunu fark eder. Dolayısıyla çocuklara yeterli olduklarıyla ilgili bir temel
inanç sağlamakla, sadece var olarak dahi yeterli olduklarını öğretmekle
yükümlüyüz”





“TATİLDE KİTAP OKUMAK BİR
GÖREV DEĞİL BİR ZEVK GİBİ SUNULMALI”





Deniz Erkal düşük notların
olduğu bir karnenin bir ceza ya da tatil boyu ders çalışma sonucu yaratmaması
gerektiğini vurguladı.





“Sömestrde kitap okumak bir
görev değil bir zevk gibi sunulmalı, gerekirse kitapçıda oturup saatlerce ona
hitap edecek kitabı arayıp bulmalı” diyen Erkal sömestr tatilinin nasıl geçmesi
gerektiğini şöyle anlattı:





“Ailelerin çocuklarıyla
sohbet etmesi gerek. Yaşı kaç olursa olsun çocukla sohbet etmeli, duygularını
ve düşüncelerini ifade etmesine olanak sağlanmalı.





Bize küçük yaşlardan itibaren
kendimizi notlarla değerlendirilmemiz öğretiliyor. Kolej sınavını kazananın
değerli olduğu kazanmayanın değersiz olduğu öğretiliyor.





Bu öğrendiklerimizi içselleştiriyoruz.
Bunun yanlış olduğu öğretilmeli. Çocuklara değerlerin öğretildiği bir 15 gün
olmalı. Gidip çöp topladıkları, hayvan barınağındaki hayvanları ziyaret
ettikleri, kitap okudukları, iyi müzik dinledikleri, dans ettikleri, kaliteli
zaman geçirdikleri bir sömestr olmalı”





Haber: Doğuş Özokutan
Çiftçioğlu Fotoğraf: Süleyman Önal /TAK


banner36
Yorumlar (0)
banner6
Günün Anketi Tümü
Sizce KKTC’nin en büyük sorunu nedir?
Sizce KKTC’nin en büyük sorunu nedir?