banner26

Türkiye ve KKTC, 2019'da Doğu Akdeniz'deki pozisyonunu güçlendirdi

banner47

Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), 2019'da sahada ve masadaki kararlı duruşuyla Doğu Akdeniz'deki pozisyonunu güçlendirdi. Kıbrıs'ta bu yıl, Doğu Akdeniz'deki enerji kaynakları temelli sorun açısından hareketli geçerken 1968'den bu yana müzakerelerin devam ettiği ve bu yıl da girişimlerin olduğu Kıbrıs meselesinde somut sonuca ulaşılamadı.

banner57
Güncel 31.12.2019, 12:25 31.12.2019, 12:25
22
Türkiye ve KKTC, 2019'da Doğu Akdeniz'deki pozisyonunu güçlendirdi
banner52
banner32

Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), 2019'da
sahada ve masadaki kararlı duruşuyla Doğu Akdeniz'deki pozisyonunu güçlendirdi.





Kıbrıs'ta bu yıl, Doğu Akdeniz'deki enerji kaynakları
temelli sorun açısından hareketli geçerken 1968'den bu yana müzakerelerin devam
ettiği ve bu yıl da girişimlerin olduğu Kıbrıs meselesinde somut sonuca
ulaşılamadı.





Türkiye, 2019'da Doğu Akdeniz'de hidrokarbon kaynakları
konusunda masada ve sahada proaktif bir politika izledi.





Türkiye, uluslararası hukuktan doğan egemenlik haklarını
korumak ve Kıbrıs'taki garantör statüsü sorumluluğuyla başta Güney Kıbrıs Rum
yönetimi olmak üzere, bölge ülkelerinin Türk tarafını yok sayarak yürüttüğü
çalışmalara karşı faaliyetlerini farklı kesimlerden gelen tepkilere rağmen
sürdürdü.





Bölgeye gönderilen Barbaros Hayreddin Paşa ve Oruç Reis
gemileri sismik araştırmalarına, Fatih ve Yavuz gemileri ise sondaj
çalışmalarına KKTC'den alınan ruhsat bölgelerinde devam etti.





Türkiye ile Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti arasında 27
Kasım'da imzalanan "Güvenlik ve Askeri İş Birliği Mutabakat
Muhtırası", bölgedeki birçok denklemi değiştirdi.





Anlaşmayla Türkiye'nin deniz yetki alanının batı sınırı
belirlenirken Türkiye, Akdeniz'de en uzun kıyıya sahip ülke olarak,
uluslararası hukuka aykırı hamlelerle kendi kıyılarına sıkıştırılamayacağını
gösterdi.





Anlaşma sayesinde başta İsrail, Mısır, Güney Kıbrıs Rum
yönetimi ve Yunanistan'ın, Akdeniz havzasında Türkiye ve diğer kıyıdaş ülkeleri
yok sayarak bir denge oluşturmasının da önüne geçildi.





Türkiye-Libya arasındaki anlaşmayla iki ülkenin kıta
sahanlığının birbirine temas sağlaması sonucu, Kıbrıs'ta oldubitti peşinde olan
İsrail, Mısır, Rum yönetimi ve Yunanistan'ın Doğu Akdeniz'den Avrupa'ya doğal
gaz boru hattı döşemesinin önüne önemli bir engel konulmuş oldu.





Türkiye ve KKTC'li yetkililer, Doğu Akdeniz'de iş
birliğinden yana olduklarını her fırsatta yineledi.





Doğu Akdeniz'de ülkeler arasında münhasır ekonomik bölge
sorunu tartışması devam ederken, Rum yönetimi geçen yıllarda tek taraflı olarak
ilan ettiği sözde 13 parselden bazılarını uluslararası şirketlere ihale sonucu
lisanslandırdı.





Rum yönetimi bu yıl eylülde büyük bir kısmının Türkiye'nin
kıta sahanlığı içerisinde bulunan 7'nci parsel için İtalyan ENI ve Fransız
Total şirketleriyle anlaşma imzaladı. Bu anlaşmaya KKTC ve Türkiye'den sert
tepki geldi.





ENI ve Total konsorsiyumu ekim ayının sonunda yaptığı açıklamada,
sondaja 7'nci parselden başlamaktan vazgeçtiklerini duyururken konsorsiyumun bu
kararı, Türkiye'nin tepkileri üzerine aldığı da ifade edildi.





Rumların Doğu Akdeniz'de 2000'li yılların başından bu yana
Türk tarafını yok sayarak attığı adımlar, bu yıl da gerginlik sebebi olmayı
sürdürdü.





Öte yandan, Doğu Akdeniz'de gaz üretimi, tüketimi ve geçiş
ülkelerini bir araya getiren Doğu Akdeniz Gaz Forumu, Ocak 2019'da Kahire'de
kuruldu. Forumun içerisinde Mısır, İsrail, Yunanistan, Filistin, Rum yönetimi,
Ürdün ve İtalya bulunurken, Türkiye yer almadı.





 LUTE'UN LİDERLERLE
GÖRÜŞME TRAFİĞİ





BM Genel Sekreteri AntonioGuterres'in Kıbrıs meselesi için
görevlendirdiği geçici özel danışmanı JaneHollLute, 2019'da Ada'da liderlerle
temaslarda bulunarak 2017'de CransMontana'da çöken Kıbrıs görüşmelerinin
yeniden başlaması için zemin oluşturmayı denedi.





Lute, 2019'da ilk olarak şubat ve nisan aylarında KKTC
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Rum lideri NikosAnastasiadis ile üç kez bir
araya geldi.





Daha sonra eylül başında Ada'ya gelerek liderlerle üst üste
6 gün ayrı ayrı görüşen Lute'un liderlerle Ada'daki son görüşmesi, 16 Kasım'da
Berlin'deki üçlü zirveden önce oldu.





LİDERLER DÖRT KEZ GÖRÜŞTÜ





Akıncı ile Anastasiadis, bu yıl ilk kez 26 Şubat'ta ve
sonrasında 9 Ağustos'ta ara bölgede gayriresmi görüşme yaptı. Liderler daha
sonra 6 Eylül'de Lute'un ara bölgedeki gayriresmiresepsiyonunda buluştu.





Resepsiyonun ardından açıklama yapan Akıncı, görüşmelerin
esas amacı olan "referans kavramları tamamladık" diyecek noktada
olmadıklarını belirtti.





Guterres, Akıncı ve Anastasiadis arasındaki üçlü gayriresmi
görüşme ise 25 Kasım'da Berlin'de gerçekleşti.





Akıncı, görüşme sonrası, Kıbrıs meselesiyle ilgili beşli
konferansın gelecek yıl sonuna kadar yapılacağından tereddüdü olmadığını
söyledi.





KIBRIS MESELESİNDE SOMUT BİR ADIM ATILAMADI





Berlin'deki üçlü görüşme öncesi, KKTC Başbakanı Ersin
Tatar'ın Genel Başkanı olduğu Ulusal Birlik Partisinin (UBP) 14 Ekim'de gerçekleştirdiği
Parti Meclisi toplantısında, Akıncı'ya "Kıbrıs müzakerelerine
katılmaması" çağrısında bulunuldu.





Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay da
taraflar arasında ortak bir vizyon olmadığı için üçlü görüşmenin ne şaşırtıcı
ne de heyecan verici olduğunu savundu.





Kıbrıs'ta bu yıl çözüme yönelik çabaların büyük bir kısmını,
yeni bir müzakere sürecinin zeminini hazırlayacak "referans şartlarını
belirleme" çabaları oluştururken, bu hususta henüz nihai belge
oluşturulamadı.





Türk tarafının çözüm odaklı tavrının yanında, Rum
yönetiminin işi yokuşa süren ve meseleyi özünden uzaklaştıran tavrı bu yıl da
değişmedi.





KIBRIS MESELESİNE "FARKLI BAKIŞ" TEKLİFİ





KKTC'de mayıs ayında kurulan mevcut UBP ile Halkın Partisi
(HP) koalisyon hükümeti ve Türkiye, Kıbrıs meselesinde federasyon temelli bir
ortaklığın yanı sıra başka modellerin de tartışılabileceği görüşünü savunuyor.





UBP ve HP hükümetinin protokolünde, Kıbrıs meselesinin
çözümü için yarım asırdır devam eden, sonu gelmez müzakere süreçleri ve federal
ortaklık modelinin tüketildiği, bu nedenle de Kıbrıs'ta daha gerçekçi ve farklı
modellerin masaya gelmesi gerektiği ifade edildi.





Başbakan Tatar, yıl içerisinde yaptığı bir açıklamada,
Kıbrıs'ta egemen eşitlik istediğini söyledi. Ada'da "kadife ayrılık"la
iki ayrı devletin kurulabileceğini söyleyen Tatar, bu iki devletin AB çatısı
altında da olabileceğini belirtti.





Bakan Özersay da yıl içerisinde AA'ya yaptığı bir
değerlendirmede, Kıbrıs'ta 50 yıldır görüşülen paylaşmaya dayalı federal
ortaklık modelinin denenip tüketildiğini, Rum tarafı buna yanaşmayacaksa iş
birliğine dayalı bir ortaklık modelinin denenmesi gerektiğini savundu.





EGEMEN EŞİTLİK TEMELİNDE BİR ORTAKLIK MODELİ





Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da eylül ayında
KKTC ziyareti sırasında Cumhurbaşkanı Akıncı ile düzenlenen ortak basın
toplantısında, BM'nin de olduğu bir ortamda yapılacak beşli toplantıda
"neyin müzakere edileceğinin belirlenmesini" önerdiklerini söyledi.





Referans belgesi olmadan müzakerenin başlamayacağını Türkiye
ve KKTC tarafı olarak gördüklerini ifade eden Çavuşoğlu, "Rum tarafı
gerçekten Türk tarafıyla iktidar ve refahı siyasi eşitlik temelinde paylaşmak
istiyorsa bunun ilkeleri üzerinde önceden anlaşılır ve sonra müzakereler
başlar." dedi.





Çavuşoğlu, Rum tarafının bunu kabul etmemesi halinde siyasi
eşitlik temelinde değil egemen eşitlik temelinde bir ortaklık kurulmaya
çalışılmış olacağına işaret ederek "Türkiye de Kıbrıs Türk halkı da
azınlık statüsünü kabul etmez." ifadesini kullandı.





Bakan Çavuşoğlu, kasımda TBMM'de yaptığı bir konuşmada,
"Milli davamız Kıbrıs konusunda sırf müzakere etmek için tekrar masaya
oturmayacağız." dedi.





Cumhurbaşkanı Akıncı, Berlin görüşmesi sonrası yaptığı
açıklamada, KKTC liderinin yürüttüğü müzakere sürecinin zemini, iki kesimli, iki
toplumlu bir federasyon olduğunu söyledi.





Öte yandan Akıncı, eylülde New York'a giderken yaptığı
açıklamada, Kıbrıs'ta çözümün adının iki kesimli, iki kurucu devletli, siyasi
eşitlik ve güvenlik içinde yaşanabilecek "federal bir yapı" olduğuna
dikkati çekti.





KKTC'DEN RUMLARA HİDROKARBON TEKLİFİ





KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı, 13 Temmuz'da, hidrokarbon
konusunun bir gerginlik ve çatışma alanı olmaktan çıkarılıp verimli bir iş
birliği alanına dönüştürülmesi amacıyla Rum lideri Anastasiadis'e ortak komite
kurulması yönünde yeni bir öneri sundu.





BM Kıbrıs Özel Temsilciliği aracılığıyla Rumlara iletilen
KKTC'nin bu önerisi, 16 Temmuz'da Anastasiadis ve Rum siyasal parti liderleri
tarafından reddedildi.





Cumhurbaşkanı Akıncı, 19 Aralık'ta yaptığı açıklamada, 13
Temmuz'da hidrokarbon konusunda yapılan önerinin hala masada olduğunu
anımsattı.





Rum tarafı, 2011 ve 2012'de de Kıbrıs Türk tarafının
hidrokarbonlar konusundaki iş birliği teklifini reddetti.





Öte yandan, Kıbrıs'ta güven artırıcı önlemler kapsamında,
cep telefonlarının her iki tarafta da kullanıma açılması, mayınlı alanların
temizlenmesi, elektrik şebekelerinin kalıcı olarak bağlantısının yapılması ve
sanat eserlerinin karşılıklı olarak iadesi gibi uygulamalar hayata geçirildi.


banner36
Yorumlar (0)
banner6