Özersay AA'ya konuştu: Statüko, Kıbrıs Türk tarafına zarar veriyor
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, Kıbrıs'ta statükonun, Kıbrıs Türk tarafının dünya ile entegrasyonunu engellediğini belirterek, "Bizim derdimiz, bu statükonun devam etmemesidir. Çünkü devam eden statüko Kıbrıs Türk tarafına zarar veriyor.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, Kıbrıs'ta statükonun, Kıbrıs Türk tarafının dünya ile entegrasyonunu engellediğini belirterek, "Bizim derdimiz, bu statükonun devam etmemesidir. Çünkü devam eden statüko Kıbrıs Türk tarafına zarar veriyor." dedi.
Özersay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İsviçre'nin Crans Montana kentinde Temmuz 2017'de başarısızlıkla sonuçlanan Kıbrıs Konferansı'nın ardından BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in, tarafları düşünmeye fırsat verecek bir adım attığını belirtti.
Başarısızlıkla sonuçlanan müzakereleri sorgulama gerekliliğinin ortaya çıktığına dikkati çeken Özersay, "Yarım asırdır, 50 yıl boyunca müzakerelerin devam etmesi, her defasında başarısızlıkla sonuçlanması, artık bir yerde durup ciddi ciddi bir şeyleri sorgulamamız gerektiğini gösteriyor." diye konuştu.
Özersay, Türkiye'nin ve KKTC'nin samimi bir değerlendirme yaptığını belirterek, "Bizim derdimiz bu statükonun devam etmemesidir. Çünkü devam eden statüko, Kıbrıs Türk tarafına zarar veriyor." ifadelerini kullandı.
Bir statüko sorunu ile karşı karşıya bırakıldıkları için bunun, dünya ile entegrasyonu da engellediğine dikkati çeken Özersay, şu değerlendirmede bulundu:
"Biz kapsamlı çözümle bu statükonun kaldırılmasını öncelikli olarak tercih ettik. Her zaman için bu duruşumuz sergiledik. Kıbrıs Rum tarafı, kapsamlı çözümün olmasına rıza vermeyerek, esnekliği göstermeyerek engelleyecekse, biz o zaman başka bazı durumlarla bu statükonun devamını önlemek istiyoruz. Statüko devam ettiği müddetçe Kıbrıs Türk tarafı zarar görüyor."
Kıbrıs Rum tarafının, "müzakereler kaldığı yerden aynen başlasın" yönündeki çağrısının, aslında statükoyu devam ettirmekten başka bir anlam ifade etmediğine işaret eden Özersay, "Çünkü hedeflenen şey, çözümden ziyade müzakere gibi gözükmektedir. Müzakerenin devamı, bir amaç olarak ortaya konulduğu sürece bu statükoyu Kıbrıslı Türklerin devam ettirmeye niyeti var gibi bir durum ortaya çıkıyor. Bunu, kimsenin gözden kaçırmaması gerekir." dedi.
Özersay, BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs'tan sorumlu geçici özel danışmanı Jane Holl Lute'nin, BM'ye bu ay sunacağı raporda, 50 yıldır mücadele edilen etnik bir sorunu, bir incelemeyle hallolacak seviyeye taşımasını beklemenin, vatandaşı yanlış yönlendirmek anlamına geldiğini vurguladı.
"DURALIM, ARTIK BİR SORGULAMA YAPALIM"
Kıbrıs Türk tarafının, Türkiye ile birlikte bütün iyi niyetini ortaya koyarak dünya ile entegre olabilmek için kapsamlı çözümü zorladığını vurgulayan Özersay, "Kıbrıs Türk tarafı da 'sonuçlanmayacak olan başka bir yeni müzakerenin içerisinde olmak istemediğini' söylüyor. Duralım, artık bir sorgulama yapalım." diye konuştu.
Özersay, BM Güvenlik Konseyinin 5 daimi üyesi arasında soğuk savaş rüzgarları estiğini belirterek, böyle bir süreçte BM'nin ağırlığını koyarak yeni bir müzakere sürecini başlatabilmesinin gerçekçi olmadığını anlattı.
Başbakan Yardımcısı Özersay, "Böyle bir dönemde Kıbrıs Rum tarafıyla ve ilgili tüm taraflarla samimiyetle oturup birbirimizi kandırmadan Ada'da 50 senede denediğimiz şey olmuyorsa ne olabilir? Samimiyetle sorgulama süreci içerisine girmeliyiz ama aynı zamanda Kıbrıs Rum tarafıyla her konuda, başta ekonomi olmak üzere iş birliği yaparak aramızda geliştireceğimiz somut ilişki üzerinden iki taraf arasında olmayan güveni yaratma çabası içerisine girmemiz gerekir." ifadelerini kullandı.
GAZİMAĞUSA'DAKİ BM'YE AİT ASKERİ KAMPIN TAŞINMASI
Gazimağusa'da bulunan BM'ye ait askeri kampın, zaman içerisinde kentin gelişmesiyle şehrin içerisinde kaldığını belirten Özersay, çok sayıda konutun yapılması ve binlerce insanın bölgede yaşaması nedeniyle kampın o bölgede bulunmasının artık sıkıntı olmaya başladığını söyledi.
Özersay, BM yetkilileriyle görüşme yaptıklarına işaret ederek, şunları kaydetti:
"Bahse konu kampın içerisine inip kalkan helikopterler var. Yaşam alanlarının tam orta yerinde askeri kamp helikopteri inip çıkıyor, kamyonlar girip çıkıyor. Bunun değişmesi gerektiğini ortaya koyduk. KKTC Dışişleri Bakanlığı olarak bunun takibini yaptık. Biz bundan olumlu yanıt istiyoruz. Çünkü şartlar değişmiş durumda."
Amaçlarının, kampın bulunduğu bölgeyi bir tür yeşil alana, kent parkına dönüştürmek olduğunu belirten Özersay, "BM'ye ait askeri kampın taşınması, BM Barış Gücü ile ilgili bir mesele değildir. Genel anlamda ülkenin ve toplumun ihtiyacı ile ilgili bir meseledir." dedi.
Özersay, Gazimağusa'daki askeri kampın ara bölgede olmadığını, KKTC sınırları içerisinde olduğuna dikkati çekerek, "Ara bölgede BM Barış Gücü askeri kampı olmasıyla, KKTC’nin parçası olan bir kentin göbeğinde askeri tesisin bulunması başka bir şeydir. Dolayısıyla buradan birisinin rıza vermesinden ziyade ülkemizle ilgili bir inisiyatif alacağız ama bunu, tabii ki olması gereken diplomatik yollarla talebimizi ilettik. Olumlu yanıt da bekliyoruz." ifadelerini kullandı.
GÜNEY KIBRIS'IN 7. PARSELDE DOĞALGAZ ARAMA FAALİYETLERİ
Güney Kıbrıs Rum kesiminin sözde Münhasır Ekonomik Bölge içerisindeki 7. parselde doğalgaz arama faaliyetleri için yabancı şirketlere ihale açmasının, "hukuksuzluk" olduğuna işaret eden Özersay, bunun, Kıbrıs Türk halkının haklarını gasbetme girişimi olduğunu söyledi.
Özersay, Kıbrıs Rum tarafının İtalyan ENİ şirketine, Türkiye kıta sahanlığı ile çakışma ihtimali olan bir bölgede yetkilendirme yaptığına dikkati çekerek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Dolayısıyla birtakım başka şirketlere 7. parselin içerisinde bulunan yere adım atarlarsa Türkiye Cumhuriyeti ve KKTC olarak buna müsaade etmeyeceğiz. Bunun dışındaki alanlarda Kıbrıslı Türklerin haklı sahibi olduğu diğer bütün alanlarda madem ki siz bu kazıları yapıyorsunuz, şirketleri yetkilendiriyorsunuz, doğalgaz arıyorsunuz. Biz de bir araştırma yapacağız, biz de kazı yapacağız. Yetkilendirdiğimiz şirket olan Türk Petrolleri Anonim Ortaklığı ile Kıbrıs Türk tarafı da bu bölgede haklarını kimseye yedirmeyecek ve kendi araştırmasını yapmaya başlayacaktır."