banner26

“Kızılyürek’in görevi, Rum milli hedeflerine hizmet etmektir”

banner47

Güncel 04.08.2023, 15:39
29
“Kızılyürek’in görevi, Rum milli hedeflerine hizmet etmektir”
banner52
banner32

TMT Mücahitler Derneği, AP milletvekili Niyazi Kızılyürek’i Barış Harekatı ile ilgili açıklamalarından ötürü protesto etti ve “provokatör” olarak nitelediği Kızılyürek'in görevinin Rum milli hedeflerine hizmet etmek olduğunu kaydetti

Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği Başkanı Celal Bayar, AP milletvekili Niyazi Kızılyürek’i Barış Harekatı ile ilgili açıklamalarından ötürü protesto etti.

Celal Bayar yazılı açıklamasında, Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Güney Kıbrıs'taki AKEL'den aday olup AP milletvekili olan Niyazi Kızılyürek’in, Barış Harekatı’nın 49. yıl dönümünde 23 Temmuz tarihinde Yenidüzen gazetesinde yazdığı yazıdaki, "Kıbrıs Türk halkını soykırımdan kurtaran ve Enosis’in gerçekleşmesini önleyen " Barış Harekatı’na yönelik açıklamalarını şiddetle protesto ettiğini belirtti..

Niyazi Kızılyürek’e yönelik eleştiri ve suçlamalarda bulunan Bayar, Kızılyürek’in gazetedeki yazısından örnekler de paylaşarak, “Asıl acı olan bunların, Barış Harekatı sayesinde kurduğumuz KKTC Meclisi’nde temsil edilen ana muhalefet Partisi CTP'nin gazetesinde yayınlamasıdır” görüşünü paylaştı.

Bayar, “20 Temmuz Barış Harekatı’nın, Enosis’in gerçekleşmesini önlediğini, adaya barışı getirdiğini, Rumlar arasındaki iç savaşı durdurduğunu, Makarios’un da 19 Temmuz’da BM Güvenlik Konseyi’ndeki konuşmasında vurguladığı gibi Yunan işgalini sona erdirdiğini ve Yunanistan’a da demokrasi getirdiğini” kaydetti.

Bayar, AKEL lideri Papayuannu'nun da “katledilmek için listelenen 10 bin AKEL üyesini öldürülmekten kurtarmış” ifadesini hatırlatarak, şöyle devam etti:

“İfestos Soykırım Planı uyarınca, topluca katledilecek olan Kıbrıs Türklerini mutlak bir soykırımdan kurtarmıştır. Ancak buna rağmen Taşkent, Muratağa, Sandallar ve Atlılar'da katliam önlenememiştir.

Kıbrıs Türklerinin yollardan, evlerinden, tarlalarından, iş yerlerinden alınıp katledilmesi, kör kuyulara atılması ve Rum kuşatması altında yaşaması Barış Harekatı ile son bulmuş ve adaya gerçek barış gelmiştir.

Bugün ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ dedikleri BM ve AB üyesi sözde bir devlet varsa, bunu 20 Temmuz Barış Harekatı’na borçludurlar. Varlıklarının nedeni kahraman Türk ordusunun yaptığı Barış Harekatıdır.”

Bayar, “provokatör” olarak nitelediği Niyazi Kızılyürek'in iddiasının aksine; “Kıbrıs coğrafyası ve demografisnini 1974 Barış Harekatı ile değil, 21 Aralık 1963’te başlayan Rum saldırıları ile birçok parçaya bölündüğünü, gizlice adaya çıkarılan 20 bin Yunan askeri ve EOKA teröristlerinin 103 Türk köyünü işgal ettiğini, yağmaladığını, yakıp yıktığını ve 11 yıl sürecek insanlık dışı bir kuşatmaya aldığını” belirtti.

“Kıbrıs Türk halkı, Akritas Soykırım Planı uyarınca yapılacak toplu katliamdan halkımızın TMT öncülüğündeki şanlı direnişi ve Anavatan Türkiye'nin savaş uçakları ile yaptığı ihtar uçuşları sayesinde kurtulmuştur” diyen Bayar, açıklamasını şöyle sürdürdü:

“30 bin insanımızın zorla evlerinden kovulduğu adanın yüzde 3'ünde kuşatma altına alındığımız katliam tehdidi, açlık ve sefalet içinde geçen bu 11 yıl, 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile son bulmuştur. Denktaş ile Klerides’in 1975 yılında Nüfus Mübadelesi Anlaşması yapması ile kuzeyde kalan Rumlar BM Barış Gücü gözetiminde gönüllü olarak güneye geçerken, güneyde kuşatma altındaki köylerde, Limasol esir kamplarında ve İngiliz üslerinde Rum baskısı altında çok zor koşullarda yaşayan Türkler bu arada kendi köylüleri de BM Barış Gücü gözetiminde gönüllü olarak kuzeye geçmiştir. 20 Temmuz Barış Harekatı, Garanti Anlaşmasının verdiği görev, yetki ve sorumluluk çerçevesinde, Enosis’i ve Türk soykırımını önlemek için yapılmıştır. Meşrudur. Avrupa Konseyi Ve Yunanistan Temyiz Mahkemesi dahi bu meşruluğu teyit eden kararlar almıştır.

Artık iyice açığa çıkmıştır ki; Niyazi Kızılyürek adlı Rum milletvekilinin KKTC'ye yönelik görevi, bu türden yalanlarla gençliğimizin beynini yıkayarak Rum milli hedeflerine hizmet etmektir. Rum yönetimi ve polisi, KKTC milletvekillerinin ve partilerinin güneyde siyasi faaliyet yapmasına izin mi veriyor? O halde KKTC yetkilileri Rum partilerinin ve milletvekillerinin ülkemizde 5. kol faaliyeti yapmasına niye göz yumuyor? Rum milletvekillerinin ve partilerinin KKTC 'de siyasi faaliyet yapmaları ve örgüt kurmaları yasal değildir.

Yetkililere çağrımız yasaların uygulanmasıdır. Yasaları uygulamamak suç teşkil eder ve kaos yaratır.

Kıbrıs Türk gençliğini, Anavatana ve devletimize karşı kışkırtmak için provokatörlük yapan Rum milletvekili Niyazi Kızılyürek istenmeyen şahıs ilan edilmeli, KKTC 'ye girişi yasaklanmalı, KKTC'de açtığı 5. kol ofisi kapatılmalı ve birçok sivil toplum örgütünü bir araya getirerek kurduğu KKTC karşıtı 3. Toplum Forumu adlı örgüt kapatılmalıdır.

Niyazi Kızılyürek’in KKKC’de yeri ve söz hakkı yoktur. Kendisini şiddetle protesto eder. Tüm yetkilileri acilen tedbir almaya davet ederiz.”

KIZILYÜREK NE YAZMIŞTI?

Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği’nin tepkisine neden olan Niyazi Kızılyürek’in Yenidüzen’de 23 Temmuz’da yayınlanan köşe yazısında 20 Temmuz hakkında özetle şu ifadeleri kullanmıştı:

20 Temmuz’a “Barış Harekatı” demek hakikatin içini boşaltmaktan başka bir şey değildir.
20 Temmuz, Kıbrıs ülkesini coğrafi ve demografik olarak bölen gayrı-meşru şiddettin adıdır!

Ülkeye barış getirmediği gibi, Akdeniz’de açık bir yara gibi duran Kıbrıs’ın yaralarını da sarmadı. Aksine, bu yaraları daha da derinleştirdi. On binlerce Kıbrıslı Rum’u silah zoruyla yerinden etti. 1964’ten beri Makarios rejimine karşı Kıbrıs Cumhuriyeti içindeki konumunu korumak için mücadele eden Kıbrıslı Türkleri ise hepten statüsüzlüğe sürükledi.

1964 yılında Başpiskopos Makarios, Kıbrıslı Türklerin hak belgesi olan Kıbrıs Anayasasını “Gereklilik Doktrini” diyerek askıya aldı.

20 Temmuz, Kıbrıslı Türklerin hepten askıya kaldırılmalarının yolunu açtı. Tanınmayan ve gayrı-meşru bir toprak parçası üstünde yaşayan bir nüfus!

Çünkü, bir ülkenin toprağının tümünü, ya da bir kısmını gayrı-meşru bir şekilde, yani şiddet kullanarak ele geçirmek uluslararası hukukun temel ilkelerine aykırıdır.

Buna bir de 20 Temmuz ruhunun yarattığı içi boş milliyetçi böbürlenmelerle uzlaşma arayışlarının önünün kesildiği eklenirse, Kıbrıslı Türklerin bugün içine sürüklendikleri durumun nedenleri daha iyi anlaşılır.”

banner16
Yorumlar (0)
banner6