banner26

Kayıp şehide 60 yıl sonra cenaze töreni

banner47

Güncel 28.11.2023, 13:23 28.11.2023, 12:36
652
Kayıp şehide 60 yıl sonra cenaze töreni
banner52
banner32

1963 kayıplarından olan ve kalıntıları 60 yıl sonra Trulli köyündeki bir kuyuda bulunan Mustafa Mulla Hüseyin, 1 Aralık Cuma günü Gazimağusa'da devlet töreniyle toprağa verilecek

Kayıp Şahıslar Komitesi çalışmaları sonucu, Trulli köyündeki bir kuyuda yürütülen kazıda bulunan 1963 kaybı Mustafa Mulla Hüseyin için 1 Aralık Cuma Günü devlet töreni düzenlenecek.
DNA testleriyle Kayıp Şahıslar Komitesi tarafından kimliklendirilen Mustafa Mulla Hüseyin için Cuma saat 10.00’da Gazimağusa’da Canbulat Şehitliği’nde ailesi ve devlet tarafından askeri cenaze töreni yapılacak.
1936 doğumlu evli ve iki çocuk babası Hüseyin, 27 Aralık 1963’te Larnaka’ya akaryakıt almaya gitmiş ve bir daha geri dönmeyerek “kayıp” olarak bildirilmişti.
Kayıp çalışmalarında, şimdiye kadar Kıbrıs’taki her iki toplumdan 1.036 kayıp kişinin kimliği tespit edilerek cenaze töreni için ailelerine teslim edildi.
Geçen yıl bir Kıbrıslı Rum kayıp yakınının göstermiş olduğu Trulli’deki bir kuyuda yürütülen kazılarda bulunan dört “kayıp”tan geride kalanlar kimliklendirilmeye başlanmıştı.
Kıbrıslı kayıpların bulunması için yaptığı çalışmalarla tanınan araştırmacı gazeteci Sevgül Uludağ, 63 “kaybı” Mustafa Mulla Hüseyin’in hikayesini yazdı.
Uludağ’ın yazısı şöyle:
ASLEN SİLİGULU’YDU
Mustafa Mulla Hüseyin, “kayıp” edildiği zaman henüz 27 yaşındaydı... 
Aslen Siligulu olan Mustafa Mulla Hüseyin, Muttayaga’dan (Mutluyaka) Habibe hanımla evliydi ve iki küçük oğlu vardı. Oğlularından biri henüz üç yaşındaki Hüseyin ve henüz 11 aylık Salih’ti... Oğlu Hüseyin bugün ne yazık ki hayatta değil, 2009 yılında bir kalp krizi sonucu vefat etmiş, bu yüzden babasının defnedildiğini göremeyecek... 
“Kayıp” Mustafa Mulla Hüseyin’in cenaze töreninde oğlu Salih Altunel ile sevgili eşi, 85 yaşındaki Habibe Altunel ve sevdikleri ile yetkililer hazır bulunacak. 
MAZOT ALMAYA GİTMİŞTİ...
Mustafa Mulla Hüseyin’in oğlu Salih Altunel’le telefoniyen görüştük... Bize özetle şöyle dedi:
“Abim Hüseyin sağlık nedenlerinden ötürü, bir kalp krizi sonucu 2009 yılında vefat etti. Annem Habibe Hanım, Mutluyaka’da yaşamaktadır, 85 yaşındadır... Babam aslen Siligulu idi ama Polemidya’da yaşarlardı. Sonra annemle evlendi. Annem Mutluyakalı’dır, annemle babam evlenince Mutluyaka’da yaşamaya başlamışlardı. Tabii ancak beş sene falan yaşadılar Mutluyaka’da çünkü 1963’te babam “kayıp” edildi...
Babam 27 Aralık 1963’te “kayıp” edildiydi. Bildiğim kadarıyla Orhan Hasan Kahya akrabamızdı, benzin istasyonları vardı, bu akrabamız için İskele’den (Larnaka) mazot almaya gittiydi, bu akrabamıza iyilik yapmak için gittiydi mazot almaya... Yolda benzin tankerinden alınarak “kayıp” edildi. Babam aslında Ağrotur İngiliz Üsleri’nde çalışmaktaydı...”
“AİLE YARDIMIYLA AYAKTA KALDIK...”
Babası “kayıp” edildiği zaman henüz 11 aylık bir bebek olan Salih Altunel, babasını hatırlamadığını, babası “kayıp” edildiğinde henüz çok küçük olduğunu, abisinin de 3 yaşında olduğunu anlattı bize... “Babanız kayıp edildikten sonra nasıl hayatta kaldı anneniz? Sizi nasıl besleyip büyüttü?” şeklindeki sorumuza da, “Ailemiz yardım etti, dedem, nenem yardım etti. 1974’te kuzeye geçtikten sonra anneme bir şehit maaşı bağlandı ama bu şehit maaşı da abim Hüseyin’in tedavisine giderdi. Abim Hüseyin, 14 yaşında fıtık ameliyatı olduydu, o dönem Dr. Halim onu canlı canlı fıtık ameliyatı ettiydi, neden böyle yaptıydı bilmem. Abime korkudan şeker geldiydi. Şekerin ardından sağlığı kötüleşmeye, kalp sorunları çıkmaya başladıydı. Kalp krizi sonucu 2009’da abimi kaybettik... Annem de çok yaşlıdır, gözleri az görür... Ben babamı her zaman aradım... 10 aylık olduğum için babalığı hiç tatmadık...
Sıkı günümüzde biri olmadı... Dayımızı gördük baba diye, Ali dayım da rahmetlik oldu... Biz Ali dayımın yanında büyüdük. İyi bir aileydi ailemiz, herşeyimize koştururlardı. Bir dayım var burada İsmet Kaplam, o da yardımcı oldu... Kayıplar Komitesi yetkilisi Hakkı Müftüzade da akrabamız olur...”
PİSKOBU VE LEYMOSUN’DA BENZİN İSTASYONLARI...
Orhan Hasan Kahya’nın Piskobu’da ve Leymosun’da benzin istasyonları vardı. Kayıplar Komitesi’ne vermiş olduğu ve Mustafa Mulla Hüseyin’in dosyasında bulunan ifadesinde, “Çalışanım Mustafa Mulla Hüseyin’i, Larnaka rafinerisinden tankerle akaryakıt getirmeye gönderdiydim 27 Aralık 1963’te fakat birkaç gün dönmediğini öğrenince Larnaka ve Leymosun’daki yöneticileri aradım. Bu yöneticiler, şöförümüzün tankeri doldurduktan sonra rafineriler ile Larnaka kenti arasındaki yolda Kıbrıslırum polisi tarafından kaçırıldığını söylediler. Aradan geçen altı ay içerisinde gerek bu yöneticilerin, gerekse Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nde görev yapan İngiliz askerlerin yürüttükleri araştırma sonucunda, tanker boş olarak bize Kıbrıslırumlar tarafından iade edilmişti” diyordu.
Mustafa Mulla Hüseyin’in eşi Habibe Hanım’ın Kayıplar Komitesi dosyasında yer alan resmi ifadesinde de eşinin tankeri doldurduktan sonra geri dönerken kaçırılmış olduğunu bazı komşu Kıbrıslırum ailelerden duyduğunu belirtmekteydi. Habibe hanımın kardeşi İsmet Kaplan ise, aynı dosyadaki ifadesinde benzer şeyler anlatmaktaydı...
trulli’de bir kuyuda bulunmuştu...
Geçen yıl 25 Ağustos 2022’de bir Kıbrıslı Rum “kayıp” yakını olan Ksenis Halluma’nın Kayıplar Komitesi’ne göstermiş olduğu Trulli’deki bir kuyuda 1963-64 “kaybı” bazı Kıbrıslı Türkler’den geride kalanlara ulaşılmaya başlanmıştı...
Trulli köyü dışında bir zamanlar maden aramak üzere açılan kuyulardan birinde Kayıplar Komitesi’nin başlattığı kazılarda, çok sayıda hayvan kemiği de bulunmuştu...
26 Ağustos 2022 tarihli YENİDÜZEN’de bu konuda yazdığımız haberde şöyle diyorduk:
“... Trulli köyünde bize anlatılanlara göre, köy dışında maden ararken çeşitli kuyular açılmışmış ve bu kuyulardan birine 1963-64 dönemi öldürülen bazı Kıbrıslı Türkler atılmış. "Kayıp" Kıbrıslı Türkler için dönemin İngiliz/Birleşmiş Milletler yetkilileri arama başlatınca, kuyunun kapatılması için köye haber yollanmış, kuyuya birkaç metre toprak atılıp üstüne bölgedeki çiftliklerden hayvan ölüleri atılmış. Bu alanda maden aramaları için açılan 7-8 kuyu bulunmaktaymış... Bu bilgileri Kayıplar Komitesi'yle paylaşan, o dönemden bir görgü tanığı bularak bu kuyunun bulunduğu bölgeyi Kayıplar Komitesi yetkililerine gösteren Kıbrıslı Rum "kayıp" yakını değerli arkadaşımızın da babası ve amcası hala "kayıp" ancak kendisi Kıbrıslı Türk kayıplar dahil, başka "kayıplar"ın gömü yerlerinin bulunması için yıllardır çaba harcıyor.”
“ACILARI DİNDİRMEK İÇİN YAPIYORUM...”
Aslında Trulli’deki kuyuyu yıllar önce Kayıplar Komitesi yetkilisi Ksenofon Kallis de, Kayıplar Komitesi’ne göstermiş ancak burada herhangi bir kazı yapılmamıştı... Kallis bize zaman zaman “Trulli’deki kuyuyu kazarlarsa, o zaman o kuyuda 63-64 kaybı bazı Kıbrıslı Türkler’den geride kalanları bulacaklar... Daha kazmadılar” diyordu... Aynı kuyuyu bu kez “kayıp” yakını Ksenis Hallumas Kayıplar Komitesi yetkililerine gösterince, işler hızlanmış ve nihayet kazı kararı çıkabilmiş ve kazı başlatılmıştı.
31 Ağustos 2022 tarihinde bu sayfalarda bu kuyuyu Kayıplar Komitesi’ne gösteren Ksenis Hallumas’ın bize söylediklerini aktarmıştık... O tarihte bu sayfalarda “Kıbrıslı Türk kayıp yakınlarının acılarını dindirebilmek için yardım ediyorum... Bu acıyı çok iyi biliyorum... Babam ve amcam hala kayıptır...” diyen Ksenis Hallumas’la ilgili yazımızda şöyle demiştik:
“Trulli’deki kuyu hakkında bilgi sahibi olan yaşlı bir görgü tanığından kuyunun bulunduğu bölgeyi öğrenerek bildiklerini Kayıplar Komitesi yetkilileriyle paylaşan Kıbrıslı Rum kayıp yakını Ksenis Hallumas’ın da babası ve amcası 1974’ten beridir Tremeşe’den “kayıp”... Konuyla ilgili olarak bize konuşan Ksenis Hallumas, “Ben yıllardır gerek Kıbrıslı Türk, gerek Kıbrıslı Rum kayıpların gömü yerlerinin bulunması için canla başla çalışıyorum... Çünkü kayıp yakınlarının çektiği ızdırapları çok iyi biliyorum. Benim de babam ve amcam hala kayıptır. Kıbrıslı Türk kayıp yakınlarının da acılarını dindirebilmek için gönüllü ve insani biçimde yardım ediyorum” diye konuşuyor... 

Yorumlar (0)
banner6