@media screen and (max-width: 768px) { body { font-size: 16px; } }

banner26

Doğu Akdeniz'deki kaynaklar için şirket formülü

banner47

Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, Doğu Akdeniz’deki doğal kaynakların çıkarılması için Kıbrıs Rum kesimi ile lisans anlaşması yapan İtalyan Eni ile görüştüklerini belirtti. ABD’li şirketlerin temsilcilerinin de katıldığı bir konferansta sunum yapıldığını anlatan Özersay, bu şirketlerin Doğu Akdeniz’deki kaynakların dünya piyasalarına satılması sürecinde risklerini azaltmak için formül arayışı içerisinde olduğunu belirtti.

banner57
Güncel 24.08.2019, 12:03 24.08.2019, 12:03
5
Doğu Akdeniz'deki kaynaklar için şirket formülü
banner52
banner32

Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, Doğu Akdeniz’deki doğal kaynakların çıkarılması için Kıbrıs Rum kesimi ile lisans anlaşması yapan İtalyan Eni ile görüştüklerini belirtti.





ABD’li şirketlerin temsilcilerinin de katıldığı bir konferansta sunum yapıldığını anlatan Özersay, bu şirketlerin Doğu Akdeniz’deki kaynakların dünya piyasalarına satılması sürecinde risklerini azaltmak için formül arayışı içerisinde olduğunu belirtti. Özersay, bu görüşmelerde uluslararası toplum tarafından resmen tanınmayan KKTC’nin Rumlarla adil paylaşım yapılabilmesi için özel şirket üzerinden anlaşma yapma formülünü gündeme getirdiklerini söyledi.





Türk tarafının beklentisi, Rumlarla lisans anlaşması
yapan ABD’nin Noble ve Exxon Mobil şirketlerinin yanı sıra İtalyan Eni ve
Fransız Total şirketlerinin bölgedeki kaynakların dünya piyasalarına ulaşması
için Ada’nın iki tarafının onayının alınıp adil paylaşım yapılması konusunda
Rum tarafına ön şart getirmeleri. Diplomasi Muhabirleri Derneği üyeleri ile
önceki gün bir araya gelen Özersay şöyle devam etti:





Temaslarımız oldu





“Eni şirketiyle bir takım temaslarımız oldu. Orada eğer
bir işbirliği yapılacaksa hangi aşamada ve nasıl yapılacağı konusunda bir
diyalog oldu. Sene başında Washington ziyaretimde, düşünce kuruluşlarında bu
konuda birkaç konferansım oldu. Katılımcılarının yarısı şirket temsilcileriydi.
Güneyde ve Ada’nın etrafındaki şirketlerin temsilcileri geldiler, neyi kastettiğimizi,
prosedürü sordular.





Biz de bir açılım daha yaptık: ‘Eğer tarafların bir araya
gelmesi durumunda tanımayla ilgili bir tartışma çıkar diyorsanız ki, bizce
çıkmaz, örnekleri de vardır, biz bunu şirketler üzerinden de yaparız’ dedik.
Şirketlerin belli oranda yetkilendirilmesiyle; spesifik konuda bilginin
teatisi, paylaşımın konuşulması, kaynağın netleştirilmesi ve benzeri konularda
şirketlerin yetkilendirilmesi ile bu problem çözülebilir.





Şirketler aslında değişik şekillerde ve değişik
aşamalarda Kıbrıslı Türklerin de bu sistem içerisinde yer alacağı, dolayısıyla
riskin azaltılacağı formülleri konuşmaya açık olduklarının sinyalini
veriyorlar. Bu meselede tek söz sahibi olan Kıbrıs Rum tarafı değil.
Uluslararası aktörler ya da bu şirketlerin dünyada yaptıkları yatırımların
korunması dış politikalarının temel hedeflerinden biri olan devletler, riskin
arttığını görürlerse bir inisiyatif alabilirler.





Ortaklık olasılığı





(KKTC’nin başka ülkelerin şirketlerine lisans verme
ihtimali) Bir şirkete biz lisans verdik (TPAO). O şirketin ortaklık yapması bir
olasılıktır veya lisans vermediğimiz alanlarda başka şirketlere uluslararası
ihaleye çıkabiliriz. Önümüzdeki dönemde farklı opsiyonları kapalı tutmuyoruz.
Öyle bir aşamaya gelebilir ki, Rumlar bir platformda kazı yaparken bir başka
platformda biz kendilerine el sallıyor konumda olabiliriz. Yani paralel bir
biçimde eş zamanlı olarak benzer alanlar içerisinde platformların söz konusu
olabileceği bir yere doğru gidiyoruz. Eğer işbirliği yapmazlarsa varacağı nokta
bu.





Ada’nın kuzeyindeki deniz etki alanları içerisinde kaynak
bulursak, bunun Kıbrıslı Rumlara da ait olduğunu söylüyoruz. Onu da oturup
yönetme ve paylaşma sepetinin içerisine koyuyoruz. (Türkiye’nin arama
faaliyetleri) Bugün Doğu Akdeniz bölgesinde, sahada bozulan dengenin tekrar
kurulduğu noktadayız. Bu çalışmaları yapmamış ve bu dengeyi sahada kurmamış
olsaydık, bugün çatışma ihtimali çok yüksek olurdu. Bunu Kıbrıs müzakereleriyle
ilişkilendirmeden düşünmek gerekir. Doğu Akdeniz’deki doğal kaynaklar bölgesel
bir meseledir.”





Oruç Reis yolda





Kıbrıs Rum kesimi, 2002’den itibaren Doğu Akdeniz’de
başta Mısır olmak üzere diğer kıyıdaş ülkeler Lübnan, Suriye ve İsrail ile
Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) anlaşmaları yapmaya başladı. 2007’de 13 adet
arama sahası ilan ederek petrol şirketlerine ruhsat vermeye başladı. Buna
karşılık olarak Türkiye, Doğu Akdeniz’de kendi ekonomik bölge haritalarını BM
nezdinde onaylattı.





Şu anda bu bölgede Fatih sondaj gemisi Türkiye’nin kıta
sahanlığında arama yapıyor. Türkiye’nin Yavuz sondaj gemisi ise adanın doğusunda
KKTC’nin TPAO’ya arama ruhsatı verdiği bölgede çalışmasını sürdürüyor. Barbaros
Hayrettin Paşa sismik gemisi, Ada’nın güneyinde yine KKTC’nin TPAO’ya ruhsat
verdiği bölgede araştırma yapıyor. Türkiye’nin bölgeye gönderdiği Oruç Reis
sismik araştırma gemisi ise henüz yolda ve arama bölgesi resmen duyurulmadı.
(Sevil Erkuş/Hürriyet)


banner36
Yorumlar (0)
banner6
Günün Anketi Tümü
Sizce KKTC’nin en büyük sorunu nedir?
Sizce KKTC’nin en büyük sorunu nedir?