banner26

Büyükelçi Serim: “KKTC’nin bir yatırım adası olmasının vakti geldi”

banner47

banner57
Güncel 16.12.2024, 17:22
96
Büyükelçi Serim: “KKTC’nin bir yatırım adası olmasının vakti geldi”
banner52
banner32

Büyükelçi Serim, KKTC’nin eğitim adası ve turizm adası nitelikleriyle öne çıkmakta olduğunu ancak artık KKTC’nin bir yatırım adası olmasının da vaktinin geldiğini vurguladı

Türk Dünyası Mühendisler ve Mimarlar Birliği (TDMMB) ve Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ) işbirliğinde 4. Uluslararası Su Konferansı Akdeniz Ülkelerindeki Sorunlar (WPMC -2024) ve 7. Uluslararası Doğal Çevre Konferansı Kaynaklar ve Sürdürülebilir Çevre Yönetim (NRSEM-2024) konferanslarının ortak açılışları yapıldı.

Girne’deki Elexus Otel’de gerçekleştirilen ve üç gün sürecek “Küresel İklim Değişikliği Uluslararası Konferansı” ve “Yatırımlar ve İş Birliği Geliştirme Programı” zirvesi, bilim insanlarını, iş dünyası temsilcilerini ve mühendislik ile mimarlık alanındaki uzmanları bir araya getirdi.

Açılış konuşmasında ilk olarak sözü alan Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ) İnşaat ve Çevre Mühendisliği Fakültesi Dekanı, ENÇESU Yön. Kur. Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Gökçekuş, konunun önemini vurgulamak amacıyla, 4. Uluslararası Akdeniz Ülkelerinde Su Sorunları Konferansı ile 7. Uluslararası Doğal Kaynaklar ve Sürdürülebilir Çevre Yönetimi Konferansı’nı, “İklim Değişikliği ile Mücadele” başlığı altında birleştirerek zirveyi hayata geçirdiklerini dile getirdi.

Gökçekuş şöyle devam etti:

“3 gün sürecek olan bu zirvede 30 ülkeden 600 bilim insanının katılım ve katkılarıyla 200'den fazla makale sunulacak, 3 günün sonunda sunulan bildirler etki faktörü yüksek, SCOPUS ve Web of Science kategorilerinde dünyanın saygın dergilerinde yayınlanmasına öncülük etmek sureti ile burada tartışılan tüm konuların kayda geçmesini ve başta tüm Türk Devletlerinin ilgili kurumları ile kütüphanelerine ulaştırarak yasa yapıcılara da ışık tutmak istiyoruz.”

Zirve kapsamında Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a “Türk Dünyası Üstün Hizmet Madalyası” verildi.

Küresel İklim Değişikliği Uluslararası Konferansı’nda konuşan Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçisi Yasin Ekrem Serim, Yakın Doğu Üniversitesi ile Türk Dünyası Mühendisler ve Mimarlar Birliği'nin iş birliğinde düzenlenen Uluslararası Zirve vesilesiyle birlikte olmaktan memnuniyet duyduğunu ifade etti.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin verimli topraklarını kaliteli suyla buluşturarak ürün verimliliğini ve çeşitliliğinin artırmayı hedeflediklerini belirten Serim, “Küresel ısınma, iklim değişikliği, kuraklık, çölleşme, plansız sanayileşme ve kentleşme nedeniyle su kaynaklarımız olumsuz etkilenmektedir. Tüm bunlarla birlikte, hızlı tüketim kültürü ve su kirliliği gibi tehditler de kullanılabilir temiz su kaynaklarının hızla erimesine yol açmaktadır.” dedi.

Serim, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin eğitim adası ve turizm adası nitelikleriyle öne çıkmakta olduğunu ancak artık KKTC’nin bir yatırım adası olmasının da vaktinin geldiğini ifade etti.

Serim, “Göreve başladığım ilk günden itibaren, Türkiye’den ve farklı ülkelerden yatırımcı ve girişimciler ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki yatırımcı ve girişimciler arasında daha güçlü bağlar tesis edilmesinin önemini özellikle vurguluyor; bu yönde herkesi teşvik etmeye özen gösteriyorum. Zira, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile sadece turizm ve eğitim alanlarında değil, enerji, inşaat, sağlık ve daha birçok sektörde iş birliği ve yatırım potansiyeli bulunmaktadır.” dedi.

Son dönemde güneydeki komşu ülkenin siyasi saiklerle inşaat sektörünü hedef aldığını dile getiren Serim, şöyle devam etti:
“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bu ve benzeri girişimlerin üstesinden gelecek güçtedir. Türkiye de her konuda olduğu gibi, bu konuda da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yanındadır. Türk Dünyası Müteahhitler ve Mimarlar Birliği’nin kalabalık bir heyetle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne gerçekleştirdiği ziyaret de bunun bir göstergesidir. Bugünkü çalışmaların yanı sıra, heyetin yarın arazide sektör temsilcileriyle bir araya geleceğini biliyorum. Sonuç odaklı bir yaklaşımla önemli projelerin temelinin atılacağına inanıyorum. Önümüzdeki dönemde de ülkemizde Kıbrıs Türk inşaat ve emlak sektörünü tanıtıcı bir dizi etkinlik düzenlenmesinin de yararlı olacağını düşünüyorum.

Kıbrıs Türk ekonomisinin daha güçlü bir yapıya sahip olması ve Kıbrıs Türk halkının daha iyi yaşam standartlarına kavuşması ortak hedefimizdir. Mevcut küresel ekonomik yapıda sürdürülebilir bir kalkınma için, ithalata, tüketime ve iç piyasaya dayalı, ve birkaç sektöre odaklı bir ekonomik model yeterli olamamaktadır. Kıbrıs Türk ekonomisinin büyümesi için sektörel çeşitlilik ve ihracata dayalı üretim olmazsa olmazdır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bir ada ekonomisi olmasını, siyasi gerekçelerle maruz kaldığı kısıtlamaları elbette ki yok sayamayız. Ancak sürekli olarak sorunlara takılıp kaldığımız takdirde, Kıbrıs Türkü'nün layık olduğu refah seviyesine ulaşması mümkün değildir. Fırsat alanlarına odaklanmak, ihtiyaçları belirlemek ve doğru modelleri geliştirmek zorundayız.”

KKTC’de iş gücü, enerji ve hammadde maliyetlerinin rekabet edebilirliği zorladığını bildiklerini ifade eden Serim, Türkiye olarak, Kıbrıs Türk iş insanlarınca sunulacak, üretim potansiyeli ve rekabet modelini somut biçimde ortaya koyan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ekonomisine katma değer sağlayacak proje ve girişimlere her türlü desteği sunmaya hazır olduklarını vurguladı.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne özgü, marka haline gelebilecek niş ürünler tespit edilip geliştirildiği takdirde, bunların dış pazarlara satışında maliyetlerin belirleyici rolünün azalacağının unutulmaması gerektiğini belirten Serim, kalite ve standardı yüksek ürünler, doğru sunum ve ambalaj gibi etkenlerle desteklendiği takdirde, yüksek fiyatlara alıcı bulabildiğine değindi.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bu alanlarda yapılacak yatırımları desteklemeye ve üretilecek katma değeri yüksek ürünlerin, Türkiye üzerinden dünya pazarlarına erişmesine yardımcı olmayı istediklerini kaydeden Serim, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ekonomisinin güçlü bir yapıya kavuşması için üretimin artması ve çeşitlendirilmesi, üretimin artması için de Kıbrıs Türk pazarının dışına çıkılarak, ihracat yapılması şarttır. Rekabet gücü yüksek ürünlerin doğrudan sunulabileceği 85 milyonluk büyük bir pazar ve Türkiye üzerinden çok daha geniş pazarlara erişim imkanı mevcuttur.” dedi.

“Türkiye bu doğrultuda, Kıbrıs Türk laboratuvarlarının standartlarının geliştirilmesi ve uluslararası kabul edilirliğe sahip akreditasyona sahip olması, Kıbrıs Türk firmalarının ulusal ve uluslararası fuarlarda temsil edilmesi, navlun destekleri, ihracatta tecrübe ve bilgi paylaşımı gibi alanlarda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne desteğini sürdürmeye hazırdır.” diyen Serim, Kıbrıs Türklerinin ürettikleri ürünleri Türkiye’ye ve uluslararası pazarlara sunmalarının bir yolunun da e-ticaretten geçmekte olduğunu aktardı.

Serim, gelişime çok açık durumdaki bu alanda da mevzuat ve uygulamalara dair tecrübe ve bilgi birikimlerini Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne aktardıklarını söyledi.

TATAR

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da, KKTC olarak küresel ısınmaların ve bir takım tehlikelerin insanlık için tehlike yarattığı dönemde, hem Güney Kıbrıs hem de kendi halkları için nelerin yapılabileceği noktasındaki iş birliklerinin önünü Güney Kıbrıs’ın ısrarla ve inatla KKTC’yi tanımadığı gerekçesiyle tıkadığını belirtti.

“Sadece 60 kilometre uzaklıktaki suyu getirdiğimiz Anavatan’ımıza kablo ile bağlanarak, gerek Kuzey gerekse Güney Kıbrıs’ın enerji konusunu kökten çözme hedefindeyiz.” diyen Tatar, adanın çevresini, doğasını ve insan sağlığını korumaya yönelik böylesine ciddi bir projeye 'hayır' diyerek, Avrupa Birliği’nin bazı mekanizmalarını tıkamak suretiyle kapattıklarını söyledi. “Biz yine de muhataplarla ısrarımızı sürdürüyoruz.” diyen Tatar, söz konusu projenin adanın korunabilmesi noktasında küresel bir takım ciddi tehlikeleri bertaraf edebilecek, elektrik enerjisini alternatif bir çözümle Türkiye üzerinden kabloyla getirilmesini sağlayacak, hem kaliteli hem de sürdürülebilir bir proje olduğunu dile getirdi.

Tatar, söz konusu projenin kaliteli, sürdürülebilir, maliyeti düşük ve çevre dostu bir proje olduğunu yineledi.

Tatar, “Böylesine ciddi bir projeye karşı çıkmayınız; iki topluma ve insanlığa büyük bir haksızlıktır. AB’ye bağlı olacak olan bu uygulamanın maliyeti çok daha düşük olacaktır. Mesafesi de kısa ve çok daha hızlı olacak. Aksi halde Yunanistan üzerinden yapılacak bir bağlantı çok daha zordur.” ifadelerini kullandı.

banner36
Yorumlar (0)
banner6