'Ambargoların haksızlığı ve gereksiz yere sürdürüldüğü artık anlaşılmalı'
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs raporunda iki kesimli iki toplumlu federasyonda siyasal eşitlik vurgusu, geçmiş mutabakatlara ve 11 Şubat belgesine atıfta bulunması ve aynı zamanda bir kez daha çerçevenin 30 Haziran 2017 tarihli metin olduğunun kayda geçmesinin önemli olduğunu vurguladı. Akıncı, bunun Rum tarafına dolaylı da olsa bir uyarı anlamında olduğunu da belirtti.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs
raporunda iki kesimli iki toplumlu federasyonda siyasal eşitlik vurgusu, geçmiş
mutabakatlara ve 11 Şubat belgesine atıfta bulunması ve aynı zamanda bir kez
daha çerçevenin 30 Haziran 2017 tarihli metin olduğunun kayda geçmesinin önemli
olduğunu vurguladı. Akıncı, bunun Rum tarafına dolaylı da olsa bir uyarı
anlamında olduğunu da belirtti.
Raporda, ucu açık süreçlerin artık geçmişte kaldığı ve
sürecin çözüm odaklı olması gerektiğinin de belirtildiğini ifade eden Akıncı,
bunun da Genel Sekreter’in, sürecin takvimli olması gerektiği konusundaki
Kıbrıs Türk tarafının yaklaşımıyla aynı düşüncede olduğunu gösterdiğini
vurguladı.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı BM Genel Sekreteri’nin BM
Güvenlik Konseyi’ne bugün sunularak resmileşen Kıbrıs raporunu değerlendirdi.
Akıncı, BM Genel Sekreteri (BMGS) Antonio Guterres’in 6 Ekim
2018-10 Nisan 2019 dönemini kapsayan raporunu değerlendirdiği yazılı
açıklamasında, Kıbrıs Türk kurumlarının AB ile uyum çalışmalarının
Crans-Montana sonrasında Rum tarafının engellemesi ile durmuş bulunduğuna
dikkat çekti ve raporda bu konuların da görmezden gelindiğini açıkladı. Akıncı
ayrıca raporda, Rum tarafının olumsuzluğuna açıklıkla değinilmemesinin ciddi
bir eksiklik olduğunu; Kıbrıs Türk tarafının olumlu tutumunun görmezden
gelinmesinin de üzüntü verici olduğunu vurguladı.
“BMGS DENGELİ BİR TUTUM İZLEMEYE ÇALIŞTI”
BMGS’nin her zaman beklendiği gibi taraflar arasında dengeli
bir tutum izlemeye çalıştığını ifade eden Akıncı, “Genel Sekreteri temsilen
temaslar yapmakta olan Sn. Lute’un çalışmaları henüz sona ermediğinden, bu
tutumun gerekçesi anlaşılır olmakla birlikte; sonuç olarak Kıbrıs Türk tarafına
yapılmış bir haksızlık oluşturmaktadır” değerlendirmesinde bulundu.
Akıncı, raporda yeri geldikçe geçmiş mutabakatlara, 11 Şubat
2014 belgesine ve 30 Haziran 2017 tarihli Guterres çerçevesine atıf yapıldığını
ama adı geçen geçmiş mutabakatlar ve belgeler karşısında tarafların konumuna
değinilmediğini kaydetti.
“RAPORDA RUM TARAFININ OLUMSUZLUKLARINA AÇIKÇA DEĞİNİLMEMESİ
CİDDİ BİR EKSİKLİK”
“Bilindiği gibi Lute ile temaslarımızda referans
kavramlarını oluştururken, Kıbrıs Türk halkının yetkilendirdiği Lider olarak
geçmiş mutabakatları, 11 Şubat 2014 belgesini ve sulandırılmaması kaydı ile 30
Haziran 2017 çerçevesini zemin olarak kabul ettiğimizi ifade etmekteyiz. Buna
karşılık Rum tarafı siyasal eşitlik ve etkin katılım örneğinde olduğu gibi
geçmiş mutabakatlardan çok önemli bir ilkeyi reddetmekte, bunun yanında 30
Haziran 2017 çerçevesi yerine mevcut olmayan bir 4 Temmuz 2017 çerçevesi koymaya
çalışmaktadır” ifadelerini kullanan Akıncı, raporda Rum tarafının olumsuzluğuna
açıklıkla değinilmemesinin ciddi bir eksiklik olduğunu; Kıbrıs Türk tarafının
olumlu tutumunun görmezden gelinmesinin de üzüntü verici olduğunu vurguladı.
“OLUMSUZ RUM TAVIRLARININ GÖRMEZDEN GELİNMESİ ÇÖZÜM
ÇABALARINA KATKI YAPMIYOR”
Akıncı, “Rum tarafının olumsuz tavırlarının BM raporlarında
görmezden gelinmesi bilinmelidir ki Kıbrıs’ta çözüm çabalarına katkı
yapmamaktadır” dedi.
“Buna rağmen BMGS’nin raporunda iki kesimli iki toplumlu
Federasyonda siyasal eşitlik vurgusu, geçmiş mutabakatlara ve 11 Şubat
belgesine atıfta bulunması ve aynı zamanda bir kez daha çerçevenin 30 Haziran
2017 tarihli metin olduğunun kayda geçmiş olması önemlidir” ifadelerini
kullanan Cumhurbaşkanı Akıncı, bunun Rum tarafına dolaylı da olsa bir uyarı
anlamında olduğunu belirtti.
“UCU AÇIK SÜREÇLERİN ARTIK GEÇMİŞTE KALDIĞI…”
Bunun yanında ucu açık süreçlerin artık geçmişte kaldığı ve
sürecin çözüm odaklı olması gerektiğinin de belirtildiğini ifade eden Akıncı,
bunun da Genel Sekreter’in, sürecin takvimli olması gerektiği konusundaki
Kıbrıs Türk tarafının yaklaşımı ile aynı düşüncede olduğunu gösterdiğini
vurguladı.
“BUNLAR ORTAYA KOYDUĞUMUZ TAVRIN KABUL GÖRDÜĞÜ ANLAMINDADIR”
“Tüm bunlar Kıbrıs Türk tarafı olarak ortaya koymakta
olduğumuz istikrarlı ve tutarlı tavrın kabul gördüğü anlamındadır” diyen
Akıncı, güven artırıcı önlemler konusunda da benzer dengeci tavrın
sergilendiğini kaydetti.
“Mobil telefonlar konusu belki en nihayet gerçekleşeceğe
benzese de bu konuda Rum tarafının yanlışta ısrarı 4 yıl kaybettirmiştir.
Benzer şekilde Kıbrıs Türk kurumlarının AB ile uyum çalışmaları Crans-Montana
sonrasında Rum tarafının engellemesi ile durmuş bulunmaktadır. Raporda bu
konular da görmezden gelinmiştir” diyen Akıncı, buna rağmen Kıbrıs Türk tarafı
olarak yapıcı ve tutarlı tavırlarını sürdürmekte kararlı davranacaklarını ve
Kıbrıs’ta kalıcı bir barışın, adil bir çözümün tüm taraflar için en hayırlı
sonuç olacağının bilinci içerisinde olacaklarını vurguladı.
“AMBARGOLARIN HAKSIZLIĞI VE GEREKSİZ YERE SÜRDÜRÜLDÜĞÜ DE
ARTIK ANLAŞILMALI”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs Türk halkına yıllardır
uygulanan ambargoların haksızlığı ve gereksiz yere sürdürüldüğünün de artık
anlaşılması gerektiğine dikkat çekti ve “Çözüm için elinden geleni fazlasıyla
yapmış ve hâlâ yapmakta olan halkımıza karşı bu tutum büyük bir adaletsizlik
anlamındadır” dedi.