Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay dün Kıbrıs Türk İş İnsanları Derneği (İŞAD) üyeleriyle bir araya geldi. Cumhurbaşkanlığına aday olmasının yanında devam eden bir bakanlık görevi olduğu için ziyaretlerini mesai sonrasında yaptığını belirten Özersay, ortaya koyduğu vizyonun önemli maddelerine ilişkin açıklamalar yaptı.
Kıbrıs Türk halkı ve KKTC’nin geleceğine dair birçok konunun siyasi ve askeri perspektiften değerlendirildiğini söyleyen Özersay, ekonomik bir vizyona ihtiyaç olduğuna dikkat çekti: “Cumhurbaşkanlığı adaylığım nedeniyle ortaya koymuş olduğum vizyon, ekonomik temeller üzerine kurulmuştur. Ülkemizin içinde bulunduğu problemlerden biri uluslararası bir statüye sahip olmamamız ve ekonomik belirsizlik. Bu ekonomik belirsizliği ne kadar çok ortadan kaldırırsak bu ülkenin geleceğini daha aydınlık bir noktaya taşıyabilir, ülkenin önünü açabiliriz. Bu nedenle Kıbrıs müzakerelerine hapsolmuş bir gelecek Kıbrıs Türkü açısından çok sorunludur. Kıbrıs müzakerelerine, özellikle 52 yıldır bir şey üretmeksizin var olan şekliyle devam etmeyi doğru bulmadığımı, Kıbrıs müzakereleri dışında bir dış politikaya ihtiyacımız olduğunu vurgulamak istiyorum. Proaktif bir dış politika ekonomik vizyonun bir parçası olarak ortaya konulmalıdır.”
Dünyada yaşanan gelişmelerin KKTC’nin hem ticaret hem de ekonomik anlamda yeni fırsatlarla karşı karşıya kaldığı yeni bir döneme kapı açtığını ifade eden Özersay, Brexit örneğini vererek konuşmasını sürdürdü. “Bugün geldiğimiz noktada, Avrupa’da yatırım yapan iş insanları da artık Brexit’in KKTC’nin doğrudan ticaret ilişkisi kurmasını sağlayacak bir fırsat doğurduğunu söylüyor. Ortaya koyduğumuz vizyonun iş insanları tarafından da teyit ediliyor olduğunu görmek memnuniyet vericidir. Yaklaşık 20 yıl boyunca İngiltere’yle doğrudan ticaret yapabildik. Bu kamunun değil, özel sektörün daha güçlü olduğu, insanların memuriyetten ayrılıp özel sektöre yöneldiği bir dönem yaşattı bize. Bunun ertesinde 1994 yılında Avrupa Adalet Divanı tarafından alınan karar maalesef bizim için bir ambargo niteliği içerdi, doğrudan ticaret yapmamızın önünü kapattı. İngiltere’nin AB’den çıkışıyla birlikte yeniden bu imkanı yakalayabiliriz. Bunun dışında da ekonomik imkanlar var. Uluslararası alanda kabul gören Cumhurbaşkanlığı yani aynı zamanda toplum liderliği statüsünü kullanarak bu konuda önümüzü açacak adımlar atabileceğime inanıyorum.”
Doğalgaz konusunun da diğer bir önemli başlık olduğunu vurgulayan Başbakan Yardımcısı, bugüne kadar Doğu Akdeniz’deki zenginliklere, doğal gaz konusuna bir çatışma unsuru olarak bakıldığını oysa işbirliği yapılabilecek bir alan olduğunu dile getirdi. Bu noktada doğru dış politikayı izleyip uluslararası hukukunu, deniz hukukunu bilen, anlayan bir vizyonu cumhurbaşkanlığı düzeyinde ortaya koyabilmenin önemli olduğunun altını çizen Özersay, “Bu yolla ülkemizin altyapı, sağlık, eğitim gibi en temel ihtiyaçlarını karşılayacak dış kaynağı çeşitlendirme fırsatı sağlamış oluruz. Sadece Türkiye Cumhuriyeti’nden kaynak gelsin altyapı ihtiyaçlarımızı karşılayalım değil, bu kaynağı Kıbrıs Türkünün hakkı olan bir şeyle, doğal gazla karşılamayı sağlarsak bu ülkenin geleceğini kurtarabiliriz. Bu aynı zamanda gençlerimize iş imkanı veren bir alan da açar” dedi.
“Uzun yıllardır savunduğum, daha 5-6 yıl öncesinde detaylandırarak ortaya koyduğum kapalı Maraş’ın Kıbrıs Türk Cumhuriyeti himayesinde açılma düşüncesidir” şeklinde konuşmasını sürdüren Kudret Özersay, “Geçmişte ilk söylediğimizde birilerinin gülümsediği, bir hayal olarak gördüğü Maraş’ı açma projesi; özellikle bu hükümetteki Dışişleri Bakanlığım döneminde şekillendirdiğimiz, olgunlaştırdığımız, envanter çalışmasına dönüştürdüğümüz, Kıbrıs Türk kamuoyunda artık bütün kesimlerin ‘neden olmasın’ demeye başladığı destek verdiği bir politikaya dönüşmeye başladı” ifadesini kullandı: “Kapalı Maraş’ın açılması sadece Mağusa bölgesinin değil, bütün Kıbrıs ekonomisinde hem inşaat sektörünün hem işsizliğe çare olarak bir kıpırdanmanın önünü açacak bir adımdır. Bunları hayata geçirecek olan da Cumhurbaşkanlığıdır. Çünkü toplum lideri sıfatıyla dünyanın muhatap kabul ettiği bir noktadır. Kıbrıs konusu dışında ortaya koymamız, hayata geçirmemiz gereken bir dış politikamız olması gerekir. Bu bizi bölgede Kıbrıs Türkünü kaile alınan, dikkate alınan bir halk konumuna sokacaktır.”
“Ülkemizde toplumsal barışa ihtiyacımız var” diyen Özersay, toplumun bir kesimini ötekileştirmeye yönelik söylemler olduğunu gözlemlediğinden bahsetti. Toplumun bütün kesimlerini duyacak ve toplumun sesini uluslararası platformlarda duyuracak bir Cumhurbaşkanına ihtiyaç olduğunu anlatan Başbakan Yardımcısı, “Proaktif diplomasi yoluyla, uluslararası hukuk ve diğer bilgi birikimiyle sesimizi duyuracak bir Cumhurbaşkanı olacağıma inandığım için aday oldum. Diğer adayları kötüleme üzerine bir duruşum yoktur. Bunu da hiçbir eşikte yapmayacağım. Bu ülkenin ve halkın geleceği için daha iyisini yapabileceğimize inanıyorum” diyerek konuşmasını sonlandırdı.