3’ncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs Türkü için en
önemli unsurun güvenlik olduğunu, güvenliğin olmadığı bir çözümde ne siyasi
eşitliğin ne de diğer konuların bir önemi olamayacağını vurguladı.
2’nci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın Fileleftheros
gazetesine verdiği demeçte Türkiye’nin tek yanlı müdahale hakkını içeren
garanti sisteminin önemini azaltmaya, küçümsemeye çalıştığını belirterek bunu
eleştiren Derviş Eroğlu, “ Sayın Talat Meclis kararlarının da dışına çıkarak
Kıbrıs Türk Halkını tehlikeli noktalara sürükleyenlere akıl hocalığı yapmakla
hata ediyor” dedi.
Eroğlu, 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın açıklamalarını
değerlendirdiği açıklamasında şunları kaydetti:
“Kıbrıs konusunun bütünlüklü çözümü için 6 başlıkta
anlaşmaya varılması şarttır. Birleşmiş Milletlerin benim Cumhurbaşkanlığım
döneminde kabul ettiği bir uzlaşı uyarınca diğer bütün konularda uzlaşıldıktan
sonra toprak konusu görüşülecek, bir ilerleme olasılığı ortaya çıktığı anda da
beşli veya çoklu diye adlandırılan toplantıya geçilerek garantilerin Annan
Planı’nda olduğu gibi mutatis-mutandis ilkesi çerçevesinde güncellenmesi ele
alınacaktı.
Ancak Sayın Akıncı döneminde yapılan hatalarla hem toprak
konusunda elimizi açarak haritayı Rum’a kaptırdık hem de Rum’un istediği gibi
sorunun Türkiye’nin garantörlüğünün kalkıp, kalkmaması olduğu noktasına
gelmesine neden olduk.
Hem de hiç bir şey almadan. Hem de Rum dönüşümlü başkanlık,
mülkiyet, vatandaşlık, Avrupa Birliği konularında geri adımlar atarken.
Şimdi ise gerek Sayın Akıncı, gerekse Sayın Talat’ın
hatalara yeni hatalar eklemek üzere yarıştıklarını üzülerek izlemekteyim.”
Mehmet Ali Talat’ın Filelefteheros gazetesine verdiği son
demeçte ‘ Türkiye’nin tek başında Kıbrıslı Türklerin güvenliğini
sağlayabileceğine inanmadığını’ söylediğine işaret eden Eroğlu, bu iddianın
tarihi gerçeklere aykırı olduğunu ve bunu söylemenin akılla mantıkla
bağdaşmayacağını belirtti.
“TÜRKİYE, 21 ARALIK 1963’TEN BU YANA KIBRIS TÜRKÜ’NÜN
GÜVENLİĞİNİN TEK KORUYUCUSU”
Türkiye’nin 21 Aralık 1963’ten bu yana Kıbrıs Türkü’nün
güvenliğinin tek koruyucusu olduğunu vurgulayan Eroğlu, 21 Aralık 1963’te
başlayan Rum saldırılarının Türkiye’nin tek yanlı müdahale hakkını kullanarak
savaş uçakları ile Kıbrıs üzerinde ihtar uçuşları yapması sonucu durduğunu
hatırlattı.
Eroğlu şöyle devam etti:
“Erenköy ve Geçitkale Boğaziçi Rum saldırıları bir sonuca
ulaşamamışsa Türkiye sayesindedir.
15 Temmuz 1974’teki enosis amaçlı Yunan darbesinin hedefine ulaşmasını
engelleyen tek yanlı müdahale hakkını kullanan Türkiye’dir.
20 Temmuz 1974’ten bu yana Rum-Yunan ikilisi bize
saldıramıyorsa bunun tek nedeni Türkiye’nin Kıbrıs’taki varlığı ve uluslararası
hukuktan doğan, BM ve AB tarafından da onaylanan garantörlük hakkıdır.”
“BU İFADELER SAKINCALIDIR, SIFIR ASKER, SIFIR GARANTİ TEZİNE
ÇANAK TUTAR NİTELİKTEDİR”
Mehmet Ali Talat’ın aynı demecinde Türkiye’nin, garantör
ülke olmasa dahi Kıbrıs’a yine müdahalede bulunacağını belirtmesinin de oldukça
sakıncalı ve yaşananlarla uyuşmadığını da belirten Eroğlu, “Bu ifadeler
sakıncalıdır çünkü Rum-Yunan ikilisinin sıfır asker, sıfır garanti tezine çanak
tutar niteliktedir. Yaşananlarla uyuşmamaktadır çünkü Türkiye Kıbrıs’a garanti
antlaşmasının açık hükümlerine uygun olarak, Kıbrıs Türk Halkı’nın can
güvenliği ve Enosis’in gerçekleşmemesi için müdahale etmesine rağmen Amerikan
ambargosuna maruz kalmıştır ve bugün hala Rum dostu İsrail gibi ülkelerce
işgalci olarak suçlanmaktadır. Sayın Talat, bu demeci ile kendi kendisi ile de
çelişkiye düşmektedir” dedi.
Eroğlu açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Belli ki Sayın Talat kendisi Cumhurbaşkanı ben Başbakanken
2010 yılında Cumhuriyet Meclisi’nde oy birliği ile alınmış olan kararda
Türkiye’nin etkin ve fiili garantisini içeren sistemin devamının Kıbrıs Türkü
için olmazsa olmaz olduğunu tüm dünyaya ilan ettiğimizi unutmuştur, ya da o
görüşlerinden çark etmiştir.
Kimse ideolojik yaklaşımlar, siyasi çıkarlar, koltuk uğruna
Kıbrıs Türkü’nü kandırmaya çalışmasın; Kıbrıs Türkü için en önemli unsur
güvenliktir. Güvenliğin olmadığı bir çözümde ne siyasi eşitliğin ne de diğer
konuların bir önemi olamaz.
Kimse Türkiye’nin tek yanlı müdahale hakkını içeren garanti
sisteminin önemini azaltmaya, küçümsemeye çalışmasın.
Bu Kıbrıs Türkü’ne yapılan en büyük kötülük olur.
Bu düşüncelerimi ve saptamalarımı halkımla paylaşmayı tarihi
bir uyarı görevi sayıyor, herkesi aklı-selime davet ediyorum.”