gazetda

Akıncı İle Anastasiadis arasındaki görüşme özü itibarıyla herhangi bir amaca hizmet etmedi

Güncel

Eski Görüşmeciler Osman Ertuğ ve Ergün Olgun, Cumhurbaşkanı Akıncı ve Rum Lider Anastasiadis arasında 26 Şubat’ta gerçekleşen gayrı resmi görüşmenin; Kıbrıs sorununun özü itibarıyla herhangi bir amaca hizmet etmediğini, büyük ölçüde 2015 yılında ele alınan birkaç güven artırıcı önlemin ileri götürülmesi ötesinde anlamlı bir işbirliği veya ortaklık ruhunun oluşmasına da katkıda bulunmadığını öne sürdüler. Eski Görüşmeciler Ergün Olgun ve Osman Ertuğ’un konuya ilişkin yazılı açıklamalarında, görüşme sonrası yapılan açıklamalarda, Anastasiadis’in “desantralizasyon” konusundaki düşüncelerini ortaya koyduğu, bu meyanda spesifik detaylara girmeden genel bir sunum yaptığının belirtildiğine dikkat çekilerek, “Bunun yeni bir oyalama taktiği görünümü vermesi bir yana, bundan daha da önemli husus, Rumların bu önerisinin temelde, Kıbrıs Türk tarafını, işgal ettikleri sözde "Kıbrıs Cumhuriyeti"ne yamalama amacını taşımasıdır” denildi.


Eski Görüşmeciler Osman Ertuğ ve Ergün Olgun, Cumhurbaşkanı
Akıncı ve Rum Lider Anastasiadis arasında 26 Şubat’ta gerçekleşen gayrı resmi
görüşmenin; Kıbrıs sorununun özü itibarıyla herhangi bir amaca hizmet
etmediğini, büyük ölçüde 2015 yılında ele alınan birkaç güven artırıcı önlemin
ileri götürülmesi ötesinde anlamlı bir işbirliği veya ortaklık ruhunun
oluşmasına da katkıda bulunmadığını öne sürdüler.





Eski Görüşmeciler Ergün Olgun ve Osman Ertuğ’un konuya
ilişkin yazılı açıklamalarında, görüşme sonrası yapılan açıklamalarda,
Anastasiadis’in “desantralizasyon” konusundaki düşüncelerini ortaya koyduğu, bu
meyanda spesifik detaylara girmeden genel bir sunum yaptığının belirtildiğine
dikkat çekilerek, “Bunun yeni bir oyalama taktiği görünümü vermesi bir yana,
bundan daha da önemli husus, Rumların bu önerisinin temelde, Kıbrıs Türk
tarafını, işgal ettikleri sözde "Kıbrıs Cumhuriyeti"ne yamalama
amacını taşımasıdır” denildi.





“DESANTRALİZASYON GEVŞEK FEDERASYON MODELİNDEN ÇOK FARKLI”





Ortak açıklamada, “desantralizasyon”un iki eşit kurucusu
ortağın oluşturacağı gevşek federasyon modelinden çok farklı olduğuna dikkat
çekilerek, şunlar kaydedildi:





“Desantralizasyonun olabilmesi, yani merkezden kanatlara
yetki devredilebilmesi için, öncelikle tüm taraflar için meşru ve geçerli bir
merkezi yapı veya otoritenin var olması gerekir. Halbuki Kıbrıs'ta iki uluslu
ortaklık devletinin Rumlar tarafından 1963'te silah zoruyla yıkılmasından
sonraböyle bir merkezi otorite var olmamıştır. Kıbrıs’ta ta başından Kıbrıs
Türk tarafının öngördüğü model siyasi eşit ve eşit egemen taraflar olarak yeni
bir ortaklığın kurulması ve bu ortaklığa yetkilerin merkezden kurucu devletlere
değil, merkeze kurucu devletler (FoundingStates) tarafından verilmesidir.”





Ertuğ ve Olgun, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın “bu yanlış modeli”
tartışmaya değer bulup Rum Lider Anastasiadis'le desantralizasyon konusunda
diyaloğa girmesini çok sakıncalı bulduklarını, bunu yapmakla Akıncı’nın,
Anastasiadis'in tartışmayı kendi saptadığı bir zemine çekmesine müsaade
ettiğini, Anastasiadis’in oyalama taktiklerine prim vermiş olduğunu ileri
sürdüler.





“FEDERAL ORTAKLIK ŞARTLARININ BULUNMADIĞI ÇOKTAN ORTAYA
ÇIKTI”





Anastasiadis’in, görüşmeden sonra yaptığı açıklamada, yeni
bir özlü diyalog için gerekli ön şartların oluşmadığının altını çizerek, bir
federasyonda siyasi eşitliğin olmazsa olmazı olan yönetim ve kararlara etkin
katılım isteğini Kıbrıs Türk tarafının geri çekmesi, aynı zamanda Türkiye’nin
müdahale hakkını da içeren Garanti Antlaşmasının devamından vazgeçmesini öze
yönelik diyaloğun başlaması için ön şartlar olarak ortaya koyduğunu belirten
Olgun ve Ertuğ, “Bütün bunlar zaman kaybettirerek bizleri federal çözüm
arayışlarının tükendiğinin teyit edildiği 2017 Crans-Montana Zirvesi günlerine
geri götürmektedir” dediler.





Ortak açıklamada, federal ortaklık şartlarının Kıbrıs’ta
bulunmadığının çoktan ortaya çıktığı ve Anastasiadis’in açıkça söyledikleri
yanında hidrokarbon konusunda Rum tarafının izlediği tahrik edici politikanın
bunun en son ve en somut kanıtları olduğu belirtilerek, gelinen aşamada, Kıbrıs
Türk halkının varlığını ve yaşamsal çıkarlarını gözetecek seçenekler ortaya
koymak ve bunları ileri götürmenin öncelikle Akıncı ve Kıbrıs Türk siyasi
erkine düşen bir görev olduğu kaydedildi.





“ÜÇLÜ MEKANİZMALAR DA DÜŞÜNÜLEBİLİR”





Günlük hayatı iyileştirmeye ve iki halk arasında güven yaratmaya
yönelik girişim ve önlemleri prensip olarak yararlı bulup, desteklerini ifade
eden Ertuğ ve Olgun, bunun için mevcut mekanizmalar yanında, son BM Güvenlik
Konseyi kararında öngörülen, BM Barış Gücü ve iki tarafın katılımıyla oluşacak
üçlü mekanizmaların da düşünülebileceğini vurguladılar.





Mevcut teknik komitelerin çalışmalarıyla ilgili olarak
yaşanan deneyimlerin, kağıt üstünde varılan mutabakatların uygulamaya
konmasında ciddi eksiklik ve aksamaların bulunduğunu gösterdiği savunulan ortak
açıklamada, bunun nedeninin, Kıbrıs Rum tarafının bu tür önlemleri hayata
geçirmekteki irade eksikliği ve isteksizliği olduğu ifade edildi.





Ortak açıklamada, “Sayın Akıncı'nın Rum Lider
Anastasiadis'le varmış olduğu açıklanan mobil telefonlar, elektrik gridleri, mayınlar
ve bazı sanatsal eserlerin karşılıklı iadesi gibi mutabakatların bu çerçevede
değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz” denildi.


Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.