Birleşmiş
Milletler'in Kıbrıs özel danışmanı Jane Holl Lute ile Güney Kıbrıs Rum
Yönetimi Lideri Anastasiadis pazar günü Kıbrıs meselesi hakkında
görüşecek. Nikos Anastasiadis mevcut durumu ve çözüm önerilerini
Euronews'e değerlendirdi. Anastasiadis, adanın doğal zenginliklerinin
kararlaştırılan 4'e 1 nüfus oranı üzerinden yapılmasını teklif etti.
Efi Koutsokosta, Euronews:
Birleşmiş
Milletler Genel Sekreteri'nin Kıbrıs için görevlendirdiği özel
danışmanı bu haftasonu Kıbrıs'a gidiyor, bu nedenle Kıbrıs meselesi ile
ilgili son gelişmeler ile başlamak istiyorum. Bulunduğunuz aşamada çözüm
için müzakereleri yeniden başlatma konusunda gerçekçi bir altyapı
olduğunu düşünüyor musunuz?
Nikos Anastasiadis, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri:
BM
Genel Sekreteri Kıbrıs özel danışmanı Lute'un ziyaretinin amacı da
zaten bu konuyu görüşmek. O, yeni bir müzakereye oturulması için uygun
şartların çerçevesini belirlemekle görevli.
Efi Koutsokosta:
Ancak
Crans-Montana'da düzenlenen Kıbrıs konferansından sonuç alınamamıştı.
Sizi şu an bir şeylerin değiştiğine inandıran şey nedir? Türk tarafı
güvenlik, garantiler, müdahale hakları ve adadaki askeri varlık
konusunda herhangi bir değişiklik yapmadı. Sizin masaya koyacağınız yeni
öneri nedir?
Nikos Anastasiadis:
Bu kez ne
farklı olur bilmiyorum ama umut etmek istiyorum. İki tarafı da kapsayan
bir önerim var. Böylece, çoğunluğun haklarını kötüye kullanacağından ve
ötekileştirileceklerinden korkan Kıbrıslı Türklere bunun olmayacağının
garantisini verebiliriz. Ya da aynı şekilde Kıbrıslı Rumlara. Zira onlar
da Kıbrıs Türklerinin, merkezi devletin herhangi bir karar alırken
daima en az bir olumlu Türk oyu olması zorunluluğu talebinden endişe
ediyorlar. Ve bu da güvensizlik yaratıyor.
Dolayısıyla her iki
tarafın da endişelerini gidermek için, merkezi hükümetin büyük güç ve
sorumluluklarda iki devlet arasında görev dağılımı yapmasının her iki
tarafı da rahatlatacağını söylemiştim. Böylece günlük hayatlarına
kimsenin müdahale etmeyeceğini anlayan Kıbrıs Türkleri olumlu oy
prensibinin sadece merkezi hükümetin toplumlarının çıkarını
zedeleyebileceği bir durumda uygulanmasını kabul edecektir.
Efi Koutsokosta:
Diyaloğu
yeni bir bağlamda, yani şimdi anlattığınız şekilde başlatırsanız bunun,
Kıbrıs'ın enerji konusundaki emellerine ulaşmada daha az sorun ya da
daha az Türk müdahalesiyle devam etmesine yardım edeceğini mi
düşünüyorsunuz?
Nikos Anastasiadis:
Kıbrıs'ın
egemenlik hakları pazarlık konusu değildir. Ve hala gaz arama
aşamasında olduğumuzu tekrarlamak istiyorum. Bu yüzden Kıbrıslı Türklere
ve Türkiye’ye söylediğim gibi, Kıbrıs Rum kesiminde sahip olunanları
kötüye kullanma ya da bunlardan faydalanma konusunda hiçbir soru işareti
yoktur. Kararlaştırılan bir nüfus oranı var, 4'e 1 (4 Kıbrıslı Ruma
karşılık 1 Kıbrıslı Türk) ve bu orana göre istediğimiz noktaya
ulaşabilirsek doğal zenginliğin paylaşımını da bu şekilde yaparız.
Efi Koutsokosta:
Yakın
geçmişte geleneksel müttefikiniz Rusya ile aranızda bir kriz yaşandı.
Rusya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, Kıbrıs'ın, topraklarında ABD
ordusunun konuşlanmasına izin vermesi durumunda Kıbrıs aleyhine
tedbirler almaya hazır olduklarını söyledi. Adanın başka jeopolitik
oyunlar için kullanılabileceği konusunda endişeli misiniz?
Nikos Anastasiadis:
Öncelikle
bizim tarafımızdan yaratılmayan gereksiz bir gerginliği tırmandırmak
istemiyorum, çünkü her şeyden önce ortada Kıbrıs'ın askerileştirilmesine
dair bir senaryo yok. Eğer rahatsız olunması gereken bir şey varsa o da
1974'ten beri Kıbrıs topraklarını yasa dışı olarak işgal eden 36 binden
fazla Türk askeri birliğinin varlığıdır. Rusya'nın müdahalesi yersizdi
ve Kıbrıs'ta gerçekten olanlarla hiçbir ilgisi yok. Kıbrıs
Cumhuriyeti'nin yaptığı şey tüm dost ülkelere, Avrupa ülkeleri ve aynı
zamanda Rusya'ya insani sebeplerden ötürü kolaylık sağlamaktır.
Efi Koutsokosta:
AB
ülkelerini bölen göç konusuna geçelim. Kıbrıs, Yunanistan ya da İtalya
gibi ön safta değildi, ancak bazı şeyler değişmiş gibi görünüyor.
İçişleri bakanınız göç akımının önemli ölçüde arttığını ve adanın doyum
noktasına ulaştığını söyledi. İşin aslı nedir?
Nikos Anastasiadis:
Bugün
nüfusumuzun büyüklüğüyle orantılı olarak en fazla mülteci sayısına
sahibiz ve maalesef bu mültecilerin çoğu Türkiye'den geliyor ve Kıbrıs
Cumhuriyeti'ni tanımadığı için AB-Türkiye geri kabul anlaşmasını da
geçerli saymıyor. Sonuç olarak her gün denizden ya da ara bölgeden geçen
ve çoğunluğu Suriyeli çok sayıda mültecinin oluşturduğu artan bir baskı
var.