“ŞAHSİ OLARAK FEDERASYONUN KÖTÜ BİR ŞEY OLDUĞUNU SAVUNMUYORUM. FAKAT KIBRIS’TAKİ ŞARTLAR TEMELİNDE, ARTIK BUNUN UYGULANMASININ MÜMKÜN OLMADIĞI ORTAYA ÇIKMIŞTIR”
İKİ TARAF ÇÖZÜMÜN TEMEL PARAMETRELERİYLE İLGİLİ FARKLI ŞEYLER ANLIYOR”
Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay’ın bugün Rum gazetelerinden Kathimerini’de yer alan demecinde, Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin “evrimsel bir işbirliği modeli” önerdiği, öte yandan Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in “adem-i merkeziyetçilikle” ilgili çabasının ise, başarı kaydetmesinin söz konusu olmadığını vurguladığı ifade edildi.
Kathimerini gazetesi; Özersay’la gerçekleştirdiği söyleşiyi “Çözüm İçin Evrimsel Model- Özersay: Pandora’nın Kutusu Açıldı” başlıklarıyla okuyucularına sunarken, Özersay’ın demecinde “Münhasır Ekonomik Bölge” konularına değindiğini de iletti.
Gazete, “son dönemlerde Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’yla çatışma noktasına geldiğini öne sürdüğü Özersay’ın, röportajda, Kıbrıs sorununun çözümü için evrimsel bir işbirliği önerdiğini, ayrıca Kıbrıs Türk tarafının atacağı bir sonraki adımları analiz ettiğini” belirtti.
Özersay’ın demeci gazetede soru-cevap şeklinde şu şekilde yer aldı:
“Soru: Toplumunuzun lideri uluslararası konjonktürün Kıbrıs sorununda alternatif planlar incelenmesine izin vermediğini düşünüyor. Sizin bu meseleyle ilgili görüşünüz nedir?
Cevap: Bu soruyu ortaya koymanız, hali hazırda farklı fikirleri ele aldığımızı gösteriyor. Kıbrıs Rum toplumunun içerisinde bir tartışma başladı. Muhtemelen Sayın Anastasiadis, farklı sebeplerle bazı şeyler ifade etti. Örneğin adem-i merkeziyetçiliğe ve gevşek federasyona atıfta bulundu. Muhtemelen başlangıçtaki amacı farklıydı. Bütün bunları (çözümü) geciktirmek veya karışıklığa sebep olmak ve müzakerelerin yeniden başlamasını kendi istediği şekilde sağlamak için söylemiş olabilir. Kıbrıs Türk tarafını müzakerelere çekmeyi ve görüşmelerin kaldığı yerden başlamasını istemiş olabilir. Niyetlerinden bağımsız olarak, Pandora’nın kutusu artık açıldı.
Soru: Yani ne demek istiyorsunuz?
Cevap: Tartışma Kıbrıs Türk toplumuna da yayıldı. Birkaç haftadır parametreleri artık somut bir çerçeve içerisinde tartışmıyoruz. Örneğin siyasi eşitliği, etkin katılımı, garantileri tartışmıyoruz. ‘Çerçevenin ne olması gerektiği’ sorusuna yanıt arıyoruz. Hakikatte diğer müdahil taraflar da bunu tartışıyor. Yunanistan ve İngiltere, muhtemelen federasyona bağlı kalmayı arzu etmelerine rağmen, artık genel çerçeveyi tartışıyorlar. Birleşmiş Milletler de ‘reflection period’ terimiyle bu tarz bir prosedüre atıfta bulunuyor. Şahsi olarak federasyonun kötü bir şey olduğunu savunmuyorum. Fakat Kıbrıs şartları temelinde, artık bunun uygulanmasının mümkün olmadığı kanıtlandı. Bunun nedeni ise paylaşıma hazır olma, karşıdakinin ihtiyaçlarının farkında olma, iki taraf arasında güven ve federasyon kültürü gibi unsurlar bulunmamasıdır.
Soru: Bugün her şey federasyonun münferit konularında çatışma çıktığını gösteriyor. İkincil öneme sahip yapılar uğruna, federasyon çözümünü reddetmeye değer mi?
Cevap: Öncelikle şu soru ortaya çıkıyor. Gerçekten federasyonu haksız yere mi reddediyoruz? Bunu tek başına son beş aydır mı veya son 50 yıldır mı tartışıyoruz? Belki de yarım asırlık tartışmanın ardından bu başlık kapanıyor? İkinci olarak ise, ben artık bu çerçevenin unsurlarını tartışmıyorum. Çünkü bu meselelerin tartışılması artık son bulmuştur.
Soru: Madem ki her şeyin tartışıldığını söylüyorsunuz, Kıbrıslı Türkler açısından, çözümün ipi nerde koptu?
Cevap: Kıbrıslı Türkler açısından somut/belirli bir noktada sorun ortaya çıkmadı. Sayın Anastasiadis çıktı ve Kıbrıslı Türklerin uzun zamandır hissettiği şeyleri dürüst bir şekilde söyledi. Bize şunları söyledi: ‘Siyasi eşitliği sizin yaklaştığınız şekliyle kabul etmemiz mümkün değildir. Bununla ilgili örnek de verdi. Bu hareketi gerek beni, gerek başbakanı gerek başkanı çok üzdü. Fakat gerçeklerle karşı karşıya geldik. Siyasi eşitlik, iki kesimlilik ve garantilerle ilgili algımızın muhatabımızdan farklı olduğunu anladık. Nihai analizde, bugün karşı karşıya bulunduğumuz problemin adı Nikos Anastasiadis değildir. İki taraf da çözümün temel parametreleriyle ilgili olarak farklı şeyler anlıyor. Aslında bir fırsat penceresi açıldı. Neyin gerçekleşmesinin söz konusu olmadığını bu kadar net bir şekilde anladığımız sürece, o halde devamında ne yapabileceğimizi tartışmamız gerekir.
Soru: Gevşek Federasyon fikri bu tartışma için başlangıç noktası teşkil edebilir mi?
Cevap: Bana göre gevşek federasyon, Sayın Anastasiadis’in aslında gerçekten söylemek istediği şeyi arkasına sakladığı bir perdedir. Bu perdenin arkasında ne vardır? Muhtemelen bir şeyden fazla şeyler var (öneriler, fikirler). Anastasiadis belki de zaman kazanmak, Kıbrıs Türk liderliğinin ilgisini müzakerelerin kaldığı yere çekmek veya belki de federasyon çözümünün mümkün olmadığını söylemek için gevşek federasyona değiniyor olabilir. Toplum pratikte buna hazır olmadığından da, perde gerisinden Türkiye’yle başka şeyler görüşüyor. Bu yüzden gevşek federasyon değil, meselenin tamamı önemlidir.
Soru: Röportajımızın yayımlanmasından kısa bir süre sonra, iki lider görüşecek. Atıfta bulunduğunuz şeyler temelinde, ne görüşecekler?
Cevap: Sayın Anastasiadis’in adem-i merkeziyetçilikle ilgili çabasının başarı kaydetmesi söz konusu değildir. Kıbrıslı Türkler her halükarda kendilerinin anladığı şekilde etkin katılım ve siyasi eşitlikte ısrar edecek.
Soru: Anladığı kadarıyla bu görüşmeden ve Sayın Lute’un çabasından olumlu bir sonuç beklemiyorsunuz?
Cevap: Liderlerin görüşmesinden, bazı güven yaratıcı önlemlerle ilgili olarak pratik kapsamda bazı gelişmeler veya kararlar çıkabilir. Her halükarda, Rum kesimi gücü ve zenginliği paylaşmak istemezse, muhtemelen işbirliğinde mutabık kalabilir. Eğer yine (bazı alanlarda) işbirliği istemezse de, o halde Kıbrıs Rum kesimi, rızasını vermeksizin, adanın bölünmesini pratikte kabul etmiş olacaktır.
Soru: Sadece karada değil, denizde de mi?
Cevap: Evet denizde de. Bazıları şunu söylüyor: Mademki bölünmeye doğru gidiyoruz, (bazı meselelerde) işbirliği yapılmasına dair öneriniz temelinde, adanın güneyindeki kaynaklarla ilgili taleplerinizden vaz mı geçeksiniz? Oturup tartışalım. Muhtemelen, diğer ülkelerin örneğini takip ederek, oturup hesaplarımızı kapatacağız ve çözüm modeli çerçevesinde bazı şeylerden feragat edeceğiz. Diğer bir yandan, Avrupa Birliği’nin ortaya çıkması, kömür ve çelikteki işbirliği ve üye devletlerin işbirliğinin aşamalı olarak kenetlenmesi örneğini takip edersek, bugün bazılarının AB’nin federasyona doğru ilerlediğini düşündüğü noktada, evrimsel bir modele odaklanabiliriz. Bu durumda nihai hedefin büyük önemi yoktur. Muhtemelen nihai sonucu görecek kadar yaşamayacağız. Fakat bu bizi, bir veya en çok iki konu seçip işbirliğine başlamamız konusunda engellemiyor. Devamında, güven ortamını sağladıktan sonra, işbirliği alanlarını artıracağız. AB’yi bu çabaya müdahil edeceğiz. Aşamalı olarak tek (birleşik) temsiliyete doğru yol alacağız. 10 veya 15 yıl sonra bir güven ortamı oluşur ve iki taraf erki ve zenginliği paylaşmaya hazır olursa, bu çaba bir federasyona dönüşebilir. Bu olasılığı kesin bir şekilde reddetmiyoruz.
Soru: Sayın Akıncı’yla olan anlaşmazlığınız, bu evrimsel modelle mi ilgilidir?
Cevap: Önemli olan benim bir kişiyle olan anlaşmazlığım değil, meselenin kendisidir. Bazıları ellerinden oyuncakları kayboluyor diye tepki gösteriyor. Biz kurulu düzenin çerçevesinin dışına çıkmaya ve farklı düşünmeye çalışıyoruz.”
Kathimerini, Özersay’ın gazeteye demecinde “Kıbrıs Rum kesiminde Türkiye’nin Kıbrıs’ın enerji kaynaklarını çalmaya geldiğine dair bir propaganda kampanyası yapıldığını, fakat bu görüşün doğru olmadığını söylediğini” de ekledi.